21 Ekim 2017 Cumartesi

İlham - İslam Düşüncesi Okulu (Ders Notları)


İSLAM FELSEFESINE GİRİŞ
Mehmet Ulutürk

İlim olabilmesi için gereken üç şey: mevzu, mesail, ıstılah.

İbn Cülcül Tabakat'ında ulum-u hariciye ve ulum-u dahiliye ayrımı var. Ulumu hariciye bilhassa Yunandan gelen felsefedir.

Modern manada ilk islam felsefe tarihi De Boer'un 1902'de yazdığı "İslamda Felsefe" kitabıdır. Bunun öncülü Renan'ın "İbn Rüşd ve İbn Rüşdçülük" makalesidir. Burda Sami ırkında determinizmin (sebep sonuç ilişkisi kurarak düşünme yetisinin) olmadığı Aryan ırkında olduğu, bu yüzden Samilerin bilim yapamayacakları iddia edilir. Goldziherle "Sünni Dünyada Felsefeye Tepkiler" makalesiyle beraber Renan İslam felsefe tarihine bakışı oluşturan ve sürekli tekrarlanan paradigmayı oluşturuyor. Bunların temel iddiaları İslam dünyasına felsefenin tercüme ile girdiği, normalde Kur'an ve sünnetin dogmatik karakterde olduğu ve Antik yunanla tanışmasa müslümanların uyuduğu yönündedir. Yine bunlara göre Müslümanlar bu felsefeyi temellük edemedi sadece tevarüs ettiler. İbn Rüşdden sonra da bitti.

Derrida "Edebiyat Edimleri" kitabında edebi ve felsefi metin türlerinin sınırlarını tartışır. Nihayetinde bu türleri karıştırır. Dini metinler de edebi metin olarak kabul edildiği için yapıbozumunu buraya uygularsak sınırlar ortadan kalkar. 

Müslüman olarak islam felsefesi ile ilişkimiz epistemolojik değil ontolojiktir.

"Nedir Bu Felsefe" Heidegger'in kısa ama etkili bir metnidir. Felsefeyi bu kitapta "varlık olmak bakımından varlıkı soruşturan faaliyet" olarak tanımlar. Düşünmenin evrensel formu felsefe değildir, Yunanlıların düşünme tarzına felsefe denir.

[Martin Heidegger, Nedir Bu Felsefe, çev. Ali Irgat, Afa yay. İstanbul, 1995

Heidegger 1927 yılında yayınladığı Varlık ve Zaman (Sein und Zeit) adlı eserinin başına Platon'un Sophistes diyalogundan şu alıntıyı koyar: varolan kavramını bildiğimizi sanıyorduk ancak şimdi bir çıkmazdayız." Aristo da Metazifik kitabında "baştan beri hep sorulmuş, bugün de sorulan ve hep sorulacak olan ve hep bir çıkmaz olan soru: varolma nedir?" ifadelerini kullanır.

Bu alıntının ardından Heidegger halen aynı çıkmazda olduğumuzu söyler. Varlık teriminin ne anlama geldiğine yani varolma tarzlarına ilişkin soruyu yeniden sorarak ve varlık anlayışının ufku olan zamanı ölçü alarak yanıtlamaya çalışır.

Platon ve Aristo'dan başlayarak kendisinden önceki felsefeye bir tür varlığı unutmuşluk (Seinsvergessenheit) suçlamasını yapar. Ona göre evvelki filozoflar varlık nedir sorusunu sormamışlar ve varlık (vücud) ile varolan (mevcud) arasındaki ontolojik ayrımı görmemişlerdir.
felsefe özünde Yunancadır. 29

felsefe, varolan olarak varolanın ne olduğunu arar. Felsefe, varolanın varlığına, yani varlık açısından varolana doğru yoldadır. 38

Philosophia, varolanın varlığının bize seslenmesine dikkat ederek konuşan özel bir karşılık - olan konuşmadır. 47

hayret etmek, pathos olarak felsefenin arkhesidir. 49

Varolanın karşısında onun varolması ve nasılsa öyle ve başka türlü olmaması karşısında adeta geri adım atarız. Hayret etmek Yunanlı filozoflara varolanın varlığına uygun olarak konuşmayı sağlayan iç-duyum halidir. 51]

Şu şiir Yunani felsefenin özünü oluşturan köle-efendi diyalektiğini tasvir eder:

DEFNE ORMANI

Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri 
için felsefe yapıyorlardı, çünkü
Ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için
Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini 
Köle sahipleri veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.

Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri
İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü
Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara;
Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri 
İçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini
Felsefe veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.

Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin
Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin
Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
Ekmeğin sahipsiz felsefesini
Felsefenin sahipsiz ekmeği.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Hala yeşil bir defne ormanı altında.
    (Melih Cevdet ANDAY)

Heraklitos ile Parmanides'in değişim üzerine tartışmasından hareketle solcular Heraklit'in, sağcılar Parmanides'in takipçileridir.

Doksografik felsefe tarih yazımı, filozofla onun hayatını düşüncelerinden ayırır. Ortamı ve kişisel bağlamı dikkate almayarak yazılanları düşünce yığınları halinde sunar. Filozofun teri gözyaşı kanı yoktur o satırlarda. Felsefe tarihi hayalet haline gelir.

Peripatikler Platon ölünce Atinalı olmadığı için Aristoya akademya başına geçemiyor. Mekanı olmayınca gezerek felsefesine anlatıyor, peripatik\meşşailik kelime olarak burdan türer.

Başka bir örnek de Kant'ın kız kardeşi boşanıyor. Ona bakması lazım, burjuvaya yanaşmak için akıl eleştirilerini yazar.

Kant hıristiyan teolojisini yahudilikten temizlemeye çalışır. Kant: tanrının yağcıları acı çeken eyup peygamberin yanina gelip sen günahlarından temizleniyorsun, o da diyor ki "ben bu kadar büyük günah işlemedim". İmanın alışveriş olarak algılanması yahudi teolojisine ait.

Descartes'in felsefe ağacında kökler metafizik gövde fizik dalları diğer bilimler oluşturur. "Bu ağaç hangi toprakta" diye sorar Heidegger, ve cevaplar: toprak yunan grameri ağaç evrensel değildir.

17 ve 18. yüzyılda artık felsefe tarihleri Yunandan başlatıyorlar. Çünkü tarihlerde ırk kavramı ortaya çıkıyor. Genler'in "Ulus ve Ulusculuk" kitabı önce ulusçuluğun ortaya çıktığını sonra uluslar icad edildiğini, keşfedilmediğini anlatır. Yine "Geleneğin İcadı" kitabı benzer önermeler içerir.

Bilgi değil bilginin kullanımı İslamileştirilebilir. Doğulunun kendisine batılı gibi bakmasına self oryantalizm deniyor.

"Şark için iyidir" damgası sadece Nurettin Topçu'nun tezinde yokmuş.

Fuad sezgin 120 cilt islamic philosophy: bütün felsefe metinlerini toplamış.

Taylor "İslam Felsefesi" kitabı önemli.

Izutsu'nun "Tanrı ve İnsan" kitabında 79li sayfalarda Arapça'nın kültür dili olup olmama ihtimali tartışılır.

İbn Nedim: tenkil, tercüme, tevarüs, temellük. (fihrist) Temellük seviyesine çıkaran İbn Sina olmuştur. En önemli metinleri İşarat kitabı ve Nübüvbetin İspatı makalesidir.

Beytul Hikmedeki tercüme faaliyetlerinde önce teknik bilimsel eserler çevriliyor, metafizik ve ahlak eserleri özellikle başlarda çevrilmiyor. Bu bir özgüvenin ifadesidir.

Platon "Pharmakon" diyalogunda bir şeyi icad edenlerin onun faydalı olup olmadığına karar veremeyeceği ifade edilmiştir.

"Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi" kitabı önemli.

Gramerci Sirafi ile mantıkçı Mettanın tartışması. Düşüncenin grameri mantıktır. Metta mantığın ilkeleri evrenseldir diyor. Sirafi mantığın yunan grameri olduğunu iddia ediyor. Tartışmayı Sirafi kazanıyor.
İslam felsefesi yapabilmek için dini metin ile felsefi metin ayrımını yapmamız lazım. Mezheplerin biribirlerini eleştiren metinleri hariç diğer metinlere felsefi bir nazarla bakılabilir.

Muhaddis Filozoflar çalışmasına atıf yapıldı. Osmanlı son döneminde de Babanzade Elmalılının felsefe kitabı çevirisi örnek verildi.

Gelecek Bir Geçmiş Olarak İslam Düşüncesi, Mehmet Çiğdem.

2. Ders 
İslam felsefesinde ekoller

Leaman ve Nasr'ın İslam Felsefesi Tarihi kitabına Türkler kısmını Mehmet S. Aydın 4 sayfa olarak yazıyor. Buna yayınevinden itiraz edenler olunca Nasr Türklerden 4 sayfadan fazla ne çıkacak ki diyor :) Bunun üzerine Mehmet hoca 30 sayfalık bir metin yazıyor. Metin kitaba alınmak için inceleniyormuş.

School kelimesi Fransizca ekole. Bize de kelime burdan gelmiş.

Farklı parametrelere göre ekoller:
Metodolojik ve epistemolojik; beyan, burhan, irfan.
Coğrafi; mağrib, meşrık.
Milletlerine: irani, arabi, turki.
Ele aldıkları problemlere: varlık, bilgi, siyaset, ahlak.
Okul\kişi anlamında; ibn sinacılık, ibn arabicilik, ibn haldunculuk. (Kişilerin açtığı felsefe yolundan gidenler)

Paradigmatik (aldıkları tutumlara); meşşai, işraki.
ve-ile ekleri arasındaki farklılık Derridanın bi makalesinde.

Foucault episteme kavramını dönemlendirir; klasik, rönesans, modern. (Bilinebilir olanla bilinemeyeni ayıran) Deliliğin Tarihi kitabında bu ayrımı kullanarak bir tarihin akıllısı diğerinin delisi olabilir minvalinde görüşler serdeder. (Doxa zandir, episteme kesin bilgidir.)

Kuhn'un paradigma kavramını açıklarken bilim tarihinin birikimsel değil devrimsel olduğunu söyler. Paradigmaların takip ettikleri aşamalar şöyledir; Olağan bilim, anormallik, bunalım, ihtilaflar.
Her nazar kendi manzarasını oluşturuyor. Paradigmalar arasinda Eş ölçülmezlik var.

Wittgenstein ilk döneminde söylediğiniz şeyin dünya resminde karşılığı yoksa saçmadır fikrini savunur. Bu zaviyeden dini veya ahlaki önermelerin değeri yoktur. Bir futbol maçında fikri değişiyor; her oyunun kendi kuralı olduğunu farkediyor. Dil oyunları kuramını geliştiriyor.

İslam felsefesini bu üç kavramla açıklayabilir miyiz?

Hıristiyanlarda; ilkçağda Antakya merkezli Nesturiler ve İskenderiye merkezli Yakubiler etkin. Yakubilerin ünlü ismi Philo.
Yakubiler dinle felsefeyi kaynaştırmaya çalışıyor. iskenderiye - horasan - yahya en nahvi - kindi - ebu zeyd el belhi - amiri.
Nesturiler dinle felsefe ayrıdır görüşünde. Antakya -  bağdat - yahya bin adi - ebu bişr el metta - farabi - sicistani - ibn rüşd.
Bu ayrım yerini daha sonra Aristocu olup olmamaya göre meşşai ve işrakilik ayrımına bırakıyor.

Septikler bilginin mümkün olmadığını.
Dogmatikler mümkün olduğunu. Bu epistemolojik bi kavram dini alanda kullanmamak lazım.

Batıda (ve batıcılarda) Gazali, Eş'ari ve Şafii nefreti var. Eş'ariyi özgürlük meselesinden, Gazaliyi metafizik önermelere darbe vurmasından, Şafiiyi hukuk sistemi açısından düşman olarak görülüyorlar.

Mutezilede İbnul Melahimi, tehafut felsefe eleştirisi değil diyerek kendisi yapıyor. Griffel'in tespitine göre İbn Rüşd, Gazalinin fıkıhla kitaplarına şerh yazıyor. Bu iki örnekte bize birbirinden ayrı iki damarın olmadığını İslam felsefesinde özgün duruşlar olduğu gösteriyor.


Sorduğumuz soruya dönersek hocanın çıkarımı; İslam felsefesinde wittgensteinci anlamda oyunsallık mevcut. Gelenek ve modernlik fenomenlerini sünnet ve bidat kavramları üzerinden tartışmak gerekir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder