3 Kasım 2013 Pazar

Fatıma Fatımadır \ Ali Şeriati

Fatıma Fatımadır \ Ali Şeriati

İnsanlar yapayalnızlar. Şamlû'nun tabiriyle:
Dağlar bir bütün gözüksede yalnızdır.
Tıpkı biz insanlar gibi; toplumun içinde fakat yapayalnız...
sy.96

 Hazreti Ali şöyle buyurmuştur: zulümde iki suçlu vardır. Biri zulmeden zalim diğeri zulme rıza gösteren mazlum. Bu iki kişinin işbirliği ile zulüm ortaya çıkmaktadır. Zira tek taraflı olarak zulmün meydana gelmesi mümkün değildir. Zalim havada zulmedemez. Zulüm; zalimin çekici ve mazlumun örsü ile şekil alan bir demir parçasıdır. Sadec zulüm değil; fesat, sapma, tüm çaresizlikler ve yenilgiler de var olabilmek için iki tarafın işbirliğine muhtaçtır.
sy.105

 İşi evde çocuk doğurmak ve toplumda "gözyaşı dökmek" olan bu kadının "ideali, rol modeli ve en yüce örneği" Hz. Fatıma olabilir mi? Ki bu Fatıma Zeynep'i doğurmuştur. Bu Zeynep, sevgili yakınlarının -mesela iki yetişkin oğlunun- katliamına şahit olduktan bir kaç gün sonra; zalim, vahşi, diktatör ve katil Emevi imparatoru karşısında, dünyanın zulüm başkentinde, cesur ve direnişçi bir eda ile şunları söylemiştir: "Tüm bu rahmet ve iftiharı ailemize nasip eden Allah'a hamdolsun. İşte bir tarafta cesaret ve celadet timsali Zeynep; diğer tarafta fareden korkan bacılar!
sy.107

 Fatıma büyük İslam peygamberi'nin dördüncü ve en küçük kızıdır. Erkek çocuğun her baba ve her aile için övünç kaynağı olduğu bir toplumda, erkek çocukları yaşamamış bir ailenin son kız evladıdır.
Sy. 118

Genç kızın yüreği rengarenk gökyüzünde ve romantik gençlik hayallerinde, özgürlük gösterilerinde, cinsel vesvese ve aşklarda, ergenlik bunalımlarında, yenilik arayışında ve zihni karmaşalarda, yeni dünyanın cazibe dolu tasavvurunda boğulmaktadır. Kimi zaman o duvarın arkasında yürüyor, kimi zaman da duvar deliklerinden ve pencerelerinden bir hırsız misali karşı tarafa uğruyor. Onun bedeni annesinin ve babasının emir ve nehiyleri arasında karmaşık örümcek ağına düşmüş bir sinek gibi hayırlara yasaklara teslim olmuştur. O sadece kız olma cürmünden dolayı evin köşesinde saklanması gerektiğini hissetmektedir, ta ki 'mahrem bir kaçak' onu haremine götürene dek. Orada gezinme sahası mutfak ile yatak odası olacaktır . Zira sadece beyefendinin midesini ve beden aşağısını doğurduğunda onun varlığına bir anlam ve insani sorumluluk yüklemektedir. Hatta erkek onu kendi dini duygularına ortak olmasına ve dini toplantılara katılmasına da müsaade etmemektedir. Zira bu fikir sisteminde din bile kadın ve erkek için ikiye ayrılmıştır; ağıt, yas ve dini sofralar kadınların dini sorumluluklarıdır. Meclisler, minberler, medreseler, kütüphaneler, ders sohbet ve konferanslar ise erkeklerin dini vecibeleridir.

İslam ölümsüzdür dediğimizde, hem düşünce ve inançlarının, hem kanunlarının ve toplumsal temellerinin, hem de gösterdiği yönün ve İslam'I'n ortaya koyduğu örnek kişilerin ve numunelerin canlı olduğunu kastediyoruz.

Hüseyin'i tanıyıp da onu her zaman örnek alınması, her zaman yolundan gidilmesi gereken ölümsüz bir model ve övülesi bir insan olarak göremeyecek bir toplum yoktur. Bu toplum hangi ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemi benimsemiş olursa olsun fark etmez. Hangi seviyede olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun, hangi sistemde yaşarsa yaşasın, mensubu olduğu özel inanç grubu, meşrebi, mezhebi, dini ne olursa olsun, hangi toplumdan olursa olsun, kadının ölümsüz ve yüce ideallerine inanan herhangi bir kadın; Zeynep'i, onun hayatta değer verdiği herkesin şehadetine tanıklık ettikten sonra kerbela'daki duruşunu ve Yezid'in sarayında, esaret kervanında sergilediği tavrı görüp de onu kadın hareketlerinin öncüsü, insani ve toplumsal rehberliğinin ilham kaynağı olarak görmemesi mümkün değildir. Gördüğümüz gibi bu insanlar diridir. Ayaklı İslam'dırlar.

 Günümüzde yaşayan bilinçli ve sorumluluk sahibi kadın, Fatıma'nın ailesinin taşıdığı bu rolü gördüğünde, günün kadınını nerede araması gerektiğini ve bugünün kadının nasıl inşa etmesi gerektiğini anlayacaktır.
O ki; içinde yoksulluk ve aşktan başka hiçbir eşya bulunmayan eve kendi tercihiyle eş olarak gitti. O ki; en yüce eş olarak en yüce ruh olarak, varlığa sığamayacak azamette bir yürek olarak yalnızlıklarında Ali'ye eş, yoldaş ve dert ortağı olmuş, yaşadığı zorlukları bir dost olarak onunla omuzlamıştır. Onun mahrumiyetlerinin, yalnızlıklarının ve mücadelelerinin ortağı olmuştur. O ki; Hasan, Hüseyin ve Zeynep'i eğitmen kadındır.

Hüseyin, insaniyet noktasında insanlık için bir örnektir. Zeynep ise daha da önemlidir. Fatıma'nın Zeynep üzerindeki etkisi Hüseyin'den daha fazladır. Neden? Zira Hüseyin peygamber mescidinde ashabın arasında yetişti. Medine'de, kargaşanın ortasında, fesat atmosferinde ve toplumsal olayların merkezinde büyüdü. Fakat Zeynep sadece evde ve annesinin dizinin dibinde büyüdü. Bu nedenle bir ev ortamında yetişen kadın, kerbela hareketinin idamesi ve tekmili noktasında hayati bir rol üstlenebiliyorsa; bu, Fatıma'nın bu şahsiyetlerin yetişmesindeki etkisinin ne derece büyük olduğunu gösterir. Onun evinin nasıl bir mektep olduğunu, her köşesinden insanlığa model olacak ne şahsiyetler yetiştirdiğini gösterir. Peygamber ailesinin nasıl tüm çağlarda İslam'ı tanıma ölçütlerinden biri olduğunun bir işaretidir bu.

Zeynep gibi bir kızı, Hasan ve Hüseyin gibi oğulları yetiştiren bir anne olarak Fatıma ; bugünün Müslüman kadınını da inşa edebilir. O, yüce ve örnek bir kadın olarak tüm kadınlara model olabilir. O, Ali'nin yalnızlıklarını, zorluklarını, toplumsal rolünü ve azametini adım adım paylaşan bir eş olarak tüm eşlere örnek olabilir. Doğduğu günden , babasını tek başına defnettiği güne dek, gençliğinden gurbette ve yapayalnız dünyaya veda ettiği ana kadar bir an bile mücadeleden geri durmayan Fatıma; toplumsal sorumluluk bilincine sahip bir kadın olarak tüm çağlara örnek olabilir. Hicrete kadar dış cephede küfre karşı, ölümüne dek, iç cephede yanlış uygulama ve cinayetlere karşı mücadeleden hiçbir zaman geri durmadı. Hatta ölümden sonra bile: " Ali, beni gece defnet ki kabrimi bilmesinler, cenaze namazımı kılmasınlar, benim için merasim düzenlemesinler, bugün işbaşında olanlar benim adımı yüceltmek suretiyle egemenliklerine dini bir kılıf uydurmasınlar !" Diyerek görevini ifa etmiştir. Bir kadın düşünün ki; ölümünü ve hatta defnedilme hadisesini bile hak yolunda mücadele etmek ve gaspı ilelebet mahkum etmek için bir vesile yapıyor. İşte " bugün nasıl Müslüman kadın olunur?" Sorusunun cevabı...

Hazırlayan: Duygu Sedef Demir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder