''Mutluluğun en büyük bölümünü, insanın kendi elindekiyle yetinmesi, olduğu kimse olmaktan hoşnutluğu oluşturmaz mı? İşte size bu faydayı sağlayan benim sevgili Özsaygım'dır. Odur herkesin kendi simasından, aklından, konumundan, ahlakından memnun kalmasını sağlayan ve onun yardımıyladır ki, İrlandalı kendini İtalyan'dan, Trakyalı Atinalı'dan, İskitli Saadet adaları sakinlerinden daha bahtiyar sanır. Ah, doğanın sezgili dikkatinin hayran bırakan etkisi! Aynı doğadır ki, ölümlere sunduğu armağanların bitimsiz çeşitliliğine karşı, herkese verdikleri arasındaki dengeyi kurar. Bir ölümlüden bir kaç armağan esirgediyse, ona fazladan biraz Özsaygı vermiştir, sözgelimi.''
42
'' Bilgeler kral, krallar bilge olsaydı, devletler ne kadar mutlu olurlardı.''
syf.45
''Gökten yere düşen bir bilge aramızda görünüverip: ''İlahınız ve sahibiniz gözüyle baktığınız kişi, insan olarak görülmeyi bile hak etmiyor; değil mi ki o, kendini hayvan gibi vahşi iç güdülerinin yönetimine bıraktıysa, hayvandan bile üstün değildir, değil mi ki böyle adi efendilere kendi isteğiyle boyun eğiyor, demek ki en alçak tutsaktan da alçaktır'' diye buyurup, ölen babasının ardından ağlayan bir adama da şunu dese: ''Sevinmelisin, baban yeni yeni yaşamaya başlıyor, çünkü bu dünyada ki hayat ölümden başka bir şey değildir.''...''
syf. 53
''Hemen belirteyim ki, taşkın bütün tutkuların kaynağı delilik olduğu tartışılamaz. Çünkü bir deli ile veli arasındaki ayrım, ilkinin tutkularına ikincisinin aklına boyn eğmesidir. Stoacılar bu yüzden bilgeye, birer sayrılıkmış gibi, tutkuları yasaklamışlardır.''
syf.54
''Euripides'e göre, bilge iki dil ile konuşur; biri gerçeği söylemek için, diğeri gerektiğinde saklamak için.''
syf.67
''Muskalara sözlere inanan bu insanlar, yalancı dindarlara saygılı davranırlar. Kişisel zevk ve yarara amacıyla davranan yalancı dindarlar ise, bütün arzularına kavuşur; para ün ve şana erişir, her zevki tadarlar.''
syf.76
''Söyleyin bana, şeytanın Ermiş Bernard'a okuduğuna inanılan büyülü ayetleri, yani kutsal ilahinin yedi dizesini hergün okursa cennete gireceğine inanması kadar gülünesi ya da mutlu edici bir şey olabilir mi?''
syf.77
''Kandırılmışlığın kederlendirici olduğunu söyleyenler çıkacaktır. Ama aslında kandırılmamış olmak daha çok kederlendirir. İnsan mutluluğunu gerçek olgulara bağlamak alabildiğine hatalıdır. İnsan mutluluğu düşüncelere bağlıdır. Fakat insan ilişkileri o kadar çetrefillidir ki, hiçbir şey kesin olarak bilinmez.''
syf.84
''Adaşım olan birinden söz edeyim. Bu adam, evlenirken karsına sahte mücevherler armağan eder. İyi konuşan biri olarak da, bu mücevherlerin salt gerçek olduğunda değil, eşi bulunmaz şeylerde olduğuna inandırır karısını. Durum buysa, genç hanımın o renkli camlara bakarken gözleri kamaşıp mutlu oluyorsa, takılarını benzersiz bir gömüymüş gibi odasında saklaması neyi değiştirir? Parası böylece cebinde kalan adam, kendisine epeyce tuzluya patlamış armağanlar sunmuşcasına sevindirir karısını ve sevgisini kazanır.''
syf.86
''Havariler dinsiz bilgelerle ve yapı olarak dünyanın en inatçı insanları olan Yahudilerle tartışmaya girmemişlerdir. Çünkü onlar akıl yürütmelerinin yaratacağı etkilerin daha fazlasını örnek hayat biçimleri, tansıkları ile yaratmışlardır; bu bulundukları dönem için akıllıca birşeydi, çünkü ilgilendikleri kimseler, Scotus'un önemsiz bir inceliğinin bile ayrıntısına varacak kadar entellektüel değillerdi.''
syf.108
''Potin bağlarken atılacak düğümün nasıl olması gerektiği; bel kuşağının rengi cüppelerinin renk çeşitlemeleri; kuşaklarının üretildiği madde ve uzunluğu; cüppe kukuletalarının biçim ve büyüklüğü; başın üst kısmının ne kadar kazıtılacağı, uykuya ayrılacak zamanı vs. kurallaştırırlar. Ama insan ve yaratılışlarında çeşitlilik dikkate alındığında, gerçekleştirmeye çalıştıkları eşitlik, önlenemez eşitsizliklere neden olur.''
syf.112
Hazırlayan: Merve Sağlam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder