1. Bölüm
Rabbi tanımadan şükür olur mu? Tanımadan yakarılırsa başkasına yakınılmış olunabilir. Tanrı heryerdedir. Henüz cehenneme gitmedim ama o orda da var. Tanrı sever, tutkuya huzursuzluğa kapılmadan, kıskanır kaygıya uğramadan, pişmanlık duyar kedere düşmeden… bebekken anne sütünden yararlandım. Bu hem benim için hem onlar için iyilikti. Bu iyilik onlardan değildi, onlar aracıydılar. Hiç kimse , bir günlük bebek bile senin karşında günahsız değildir. Onu yaratansın ama içine günahı sokan sen değilsin. Çocuğun narin vücudu masumdur ama istekleri değildir. Öğretmenler tembellik ettiğimde dövüyordu. Dayaktan kurtulmak için sana yakarıyordum ve ben oyun oynamayı seviyordum beni dövenler de oyunu seviyordu. Onların oynadığı oyuna iş deniyordu. Mitolojiyi Homeros kokuşmuş insanlara tanrısal bir nitelik vermek için uyduruyordu. İsa göklerin egemenliği böylelerinindir dediğinde sadece çocuğun bedenindeki alçakgönüllüğü övmek istemiştir.
2. Bölüm
16 yaşında kendimi tensel zevklere verdim. Temiz sevgi ile cinsel tutku arasında fark görmüyordum.babam beni okumaya uzaklara bütçesini aşan bir yere gönderdi. Sonra parası yetişmediği için geri çağrıldım. Kötülüklere kendimi kaptırdım. Hırsızlık yapmak için hırsızlık yapıyordum. Çaldığımı tek başıma çalsam bundan eğlenemezdim. Çalmaktan değil, arkadaşlarla birlikte çalmaktan zevk alıyordum.
3. Bölüm
Kartacaya geldim ve gizli bir aşk gereksinmesi beni kemiriyordu. Senden yoksundum. Sonunda kölesi olmak istediğim aşka düştüm. Kıskançlık, endişe, kuşku… aşkımı körüklediği için tiyatroyu seviyordum. Kimse acıyı istemez ama herkes acımayı ister. Ne var ki acıma acı çekmeden duyulmaz. Belki de bundan acı çekmeyi seviyoruz. Okul ders programı beni çiçeronun horserntius isimli felsefe kitabına götürdü. Bu kitap zevklerimi değiştirip sana yönelmemi sağladı. Kutsal kitapları incelemeye karar verdim ama onlar çiçeron’un diline göre yavan görünüyordu. Geveze, kibirli, şehvetli insanlar arasında düştüm.
Kötülüğün nedenleri; kendini beğenmişlik, merak duygusu ve şehvet. Manicilerin arasına karıştımve insandan çok insan için yaratılan meyveye daha fazla dindarlık gösterilmesi gerektiğine inandım. Annem hidayete geleceğime dair bir rüya gördü. Bir de bir piskoposa benimle tartışması için rica etmiş o reddetmiş; şimdilik rahat bırakın kendisi hatasını anlayacaktır demiş. Anneme göre sorularımla bir sürü tecrübesiz insanın kafasını karıştırıyordum.
4. Bölüm
Dokuz yıl yanlış yolda yürüdüm. Astrologlara da başvurdum onlar da kan et gururdan oluşan insanı sorumluluktan kurtarmak için bu davranışınızın nedeni mars Venüs vs diyorlardı. Çok yakın bir arkadaşımı kaybettim. Kendime tanrıya güven dediğimde itaat etmiyordu. Kaybettiği insan güvenmesini istediğim hayalden daha gerçek ve daha iyiydi. Kartacaya gittim, zaman ve insanlar acıyı dindirdiler. 25imde aristonun 10 kategorisini tek başıma okudum ve elime hiçbir şey geçmedi.
5. Bölüm
Manici öğretilere ilgim azalmaya başladı ve onlardan ayrıldım. Ama hala günah işleyenin biz değil de içimizdeki bilmem hangi doğa olduğuna inanıyordum. Onlara eskisi kadar inanmamama rağmen onlarla olan ilişkim başka inançlara kaymamı engelliyordu. Milanoya gidince dindar episkopos ambrosiusla karşılaştım. Onu gerçeğin hocası olarak değil ama nazik biri olarak sevmeye başladım. Kendimi hristiyanlığa girmeye hazır hissetmiyordum. Tavsiyelere uyarak bir ışık gelene dek kendini hristiyanlığa hazırlayan biri olarak kalmaya karar verdim.
6. Bölüm;
(Annesinin ona gelişinden ve Afrika hristiyanlarının değişik adetlerinden söz ediyor. Dostu alpyustan bahsediyor…) alpius evliliği tavsiye etmeyerek eğer evlenirsek kendimizi şimdiki gibi felsefeye veremeyiz diyordu ama ben ten hastasıydım.
7. Bölüm
Neo Platoncuların kitaplarında tanrının sözünün etten kandan değil bir adamın isteğinden değil tersine tanrıdan doğduğunu okumuş ama söz beden oldu ve aranızda yaşadı sözcüklerini görmemiştim. Kendi kendime dedim; gerçek sonlu ve sonsuz uzayda yayılmadığından bir hiç midir? Uzaktan sen söyle seslendin; gerçek vardır, ben ben olanım. Bunu insan yüreğinde nasıl duyarsa öyle duydum, artık kuşkum kalmamıştı. Kötülüğün de ne olduğunu aradım ve onun töz olmadığını keşfettim. Tanrıdan yüz çeviren iradenin ahlak bozukluğudur. Hala cinsel alışkanlıklarımdan kurtulamamıştım.
8. Bölüm
Simplicianusu görmeye gittim ona Platoncuların kitaplarını okuduğumu deyince dünya görüşü ile yazılmış yalan ve yanlışlarla dolu başka filozofları okumadığımdan dolayı tebrik etti.
12 yıldır gerçeği arıyordum ama zevklerden vazgeçmeyi hep başka zamana bırakıyordum. Bir akşam içimde bir fırtına koptu ve karar verdim. Kitabıelime aldım ilk gördüğüm bölümü okumaya başladım; çılgınca eğlencelere sarhoşluklara cinsel ahlaksızlıklara ve sefahate kapılmayın Mesih isayı giyinin ve şehvete dalsın diye bedeninize özen göstermeyin.
10. Bölüm
Beni vücuduma bağlayan tüm organizmamı kaplayan hayvansal enerjimi aşacağım. Bu enerjiyle tanrıyı bulmamaolası değildir.öyle olsaydı akılsız hayvanlar onu bulurlardı. Beni hayvanlardan ayrı kılan ona ulaşmak için belleğimi de aşmam gerekiyor. Belleğimi aşacağım da seni nerede bulacağım? Seni bellek dışında bulursam nasıl anımsayabilirim ki? Seni anımsayamazsam nasıl bulabilirim ki?
Kulların arasında en iyisi aradığı yanıtları duymak isteyen değil daha çok ona söyledğini isteyendir.
11. Bölüm
Tanrıda yeni bir hareket sözkonusu olsaydı daha önce hiç yaratmamış olduğu bir şeyi yaratma iradesi ortaya çıkmış olsaydı o zaman var olmayan bir iradenin doğmasıyla gerçek ebediyetten nasıl söz edebilirdik? Çünkü tanrının iradesi yaratık değildir her yaratıktan önce gelir. Tanrının iradesi onun özüne aittir.
Tanrı yeri ve göğü yaratmadan ne yapıyodu diyen birine bu soruyu soranlar için cehennemi hazırlıyordu gibi bir cevap vererek dalga geçmem. Yer ve gökten her şey anlaşılıyorsa şunu demeye cesaret edebilirim; bir şey yapmıyordu. Yapsaydı şey’den söz ederdik.
…üç zaman vardır; geçmişe dair şimdiki zaman, şimdiye dair şimdiki zaman, geleceğe dair şimdiki zaman demek daha doğru olurdu. Zaman cisimlerin hareketi değil hareketin ölçüsüdür. Geçmiş zamanı aklımızdaki anılarla gelecek zamanı beklentilerimizle ölçeriz.
12. Bölüm
İlk maddeyi düşünürken şöyle denilebilir; nesnelerin maddesi olduğundan yaşam gibi hak gibi akıllı bir biçim değildir. Görünmez ve biçimsiz şeyde algılanacak ve görülecek bir şey olamaz. İnsan bu şekilde akıl yürütürken onun üzerinde bilgisiz kalarak onu tanımaya, onu tanıyarak hakkında bilgisiz kalmaya çalışıyor demektir.
..başkaları yaratılış kitabını eleştirmiyorlar ama şöyle diyorlar; tanrı, kulu musaya esinlerken böyle demek istemedi.
13. Bölüm
Yarattığın varlıkları ihtiyacından değil iyiliğinden yarattın.
İnsan yaratılırken türüne göre demedin. İnsan kendi türüne göre olsun demedin. Onu kendi türümüze göre yaratalım dedin. Zira gerçeği bilen birinin kendi türünden birini örnek almasına gerek yoktur. Senin sözlerini izleyerek iyiyi kötüyü anlar.
Hazırlayan: Şükrü Atsızelti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder