18 Aralık 2018 Salı

Güzeli Kurtarmak \ Byung-Chul Han




Byung – Chul Han, Güzeli Kurtarmak, Çeviren: Kadir Filiz, İnsan Yay., 2018


Bugün pürüzsüzü neden güzel buluyoruz? Estetik etkisinin ötesinde bu durum toplumsal bir buyruğu yansıtmaktadır. Pürüzsüzü güzel bulmamız günümüzün pozitif toplumunu vücuda getirmektedir. Pürüzsüz olan yaralamaz. Ne de direnç gösterir. Beklediği Likedır (Beğen). Pürüzsüz nesne zıddını iptal eder. Her negatiflik def edilir. (s.3)

Pürüzsüz anlamın, fikir inceliğinin bağlanamadığı şey sadece memnun edici duygu verir. Bir ‘’Wow’’ ile biter. (s.5)

Görme hissi mesafeyi muhafaza ederken dokunma hissi bunu iptal eder. Mesafe olmadan gizem olmaz. Gizemin bozulması her şeyi eğlenilebilir ve tüketilebilir kılar. Dokunma hissi ötekinin negatifliğine zarar verir. Dokunduğu şeyi sekülerleştirir. İşte bu yüzden pürüzsüz dokunmatik ekran gizemin bozulmasının ve tüm tüketimin mekânıdır. Neyi beğendiysen onu ortaya çıkarır. (s.6-7)

Günümüzde güzelin içinden her negatifliğin, her tür yanılsamanın ve yaranın alınmasıyla güzel pürüzsüzleştirilmiştir. Güzel olan Beni beğen’de tükenmiştir. Estetikleştirme, estetik kılmamaya dönmüştür. Pürüzsüz algıyı teskin etmektedir. (…) Bugün imkânsız olan güzelin tecrübesidir. (s.8-9)

Günümüzde sadece güzel değil, çirkin de pürüzsüz hâle getirildi. Çirkin de şeytani, tekinsiz veya dehşetli olanın negatifliğini kaybetti ve tüketim-eğlence kalıpları için pürüzsüzleştirildi. (…) Çirkinliğin sürreal politikası provokasyon ve özgürleşmeydi. Bu hareket algının geleneksel kalıplarından radikal bir biçimde kopmuştur. (s.9)

Günümüzde eğlence endüstrisi çirkin, iğrenç olanı istismar etmektedir. Tüketilebilir hâle getirmektedir. İğrenme aslında ‘’bir istisna hâlidir, asimile olmayan ötekiliğe karşı kendi kendini ortaya koymanın ağır bir krizidir, lafzen olmak veya olmamaya dair bir kasılma veya mücadeledir.’’ (s.10)

Yüzün yakın çekiminde bütün arkaplan bulanıklaşmaktadır. Dünyanın kaybına sevk etmektedir. Yakın çekimin estetiği bir toplumu yansıtmaktadır ki bu toplumun kendisi bir yakın çekim toplumu olmuştur. Yüzün kendisi bir yakın çekim toplumu olmuştur. Yüzün kendisi yakalanmış gözükür ve kendi kendisine refere eder. Artık dünyayı içermez, yani artık ifade edici değildir. Selfie işte tam da bu boşluktur, ifadesiz yüzdür. Selfie bağımlılığı ‘’Ben’in iç boşluğuna işaret eder. ‘’Ben’’ günümüzde kendisini tanımlayabileceği, ona sağlam bir kimlik verebilecek ifade biçimlerinden çok yoksundur. Günümüzde sabit kalan bir şey yoktur. Bu istikrarsızlık ‘’Ben’i de etkilemiştir ve sabitliğinden etmiştir, onu eminsiz kılmıştır. Bu güvensizlik, kendi etrafındaki korku Selfie bağımlılığına itmektedir ve hiçbir zaman rahat vermeyecek olan ‘’Ben’’in başıboşluğuna götürmektedir. İç boşluğunun karşısında bu Selfie öznesi beyhude yere kendisini üretmeyi denemektedir. Selfie benliğin boş biçimidir. Boşluğu üretir. Ne narsist kendi kendine delice bağlanma ne de kibir Selfie bağımlılığını çıkaran şeydir; fakat iç boşluk bunu üretir. Burada sabit, kendi kendisini seven narsist bir ‘’Ben’’ yoktur. Daha ziyade bir negatif narsizm söz konudur. (s.14)

Dijital güzel, özdeş olmamaklığın her türlü negatifliğini defeder. Sadece tüketilebilir, kullanılabilir farklara izin verir. Başkalık, yerini çeşitliliğe bırakır. Dijitalleşmiş dünya insanın adeta kendi ağtabakalarıyla (retina) ördüğü bir dünyadır. Bu insanca bağlanmış dünya, (narsist) kalıcı bir öz bakışa sevk eder. (s.28)

Güzel saklıdır. Gizleme güzellik için aslidir. Şeffaflık, güzellik ile anlaşamaz. Şeffaf güzellik bir oksimorondur, zıtların bileşimidir. (s.29)

Güzel, görünmekten tereddüt eder. (s.30)

Örtme güzellik için aslidir. Bundan dolayı güzel elbisesini veya örtüsünü çıkaramaz. Örtüsünün açılamaması güzelin özündendir. (s.31)

(…) empatik anlamda görme her zaman başkayı görmektir, buna tecrübe denir.  Kişi kendisini yaralanmaya maruz bırakmadan başkasını göremez. Görmek incinebilir olmayı gerektirir. Diğer türlü, hep aynı şeyler tekrar eder. Duygululuk incinebilirliktir. Yaralanmaya görmenin hakikat ânı denilebilir. Yaralanma olmadan hakikat yoktur; doğruyu almak, yani algılama da yoktur. (s.36)
Güzel görünüş kırılgan ve tehdit altındadır. Kendisinin ötekisi tarafından, çirkin tarafından ‘’sürekli rahatsız edilir.’’ (…) Güzel ve çirkin arasındaki ilişki çelişkili ve ikirciklidir. Güzel çirkini basitçe reddetmez. Onun itibarını lekelemez. Daha ziyade, biçimlendiren tin donuk bir ışığa dönüşmemek için biçimsize, yani düşmanına ihtiyaç duyar. Biçimlendirici rasyonalite, kendisini biçimsiz ve çirkin olana bağlayan mimesise dayanır. Tin, ‘’yenilgiye uğramanın mimetik özlemine’’ sahiptir ve bu da çirkinden başka bir şey değildir. (s.46-47)

(…) artık bu çağda, yaşamak için fazla ölüyüz ve ölmek için de fazla diriyiz. (s.48)

Dayanıklılık ve devamlılık tüketim için elverişli değildir. Tüketim ve süre birbirlerini dışlar. Modanın geçiciliği ve süreksizliği tüketimi hızlandırır. Dolayısıyla tüketim kültürü süreyi yeniden üretir. Karakter ve tüketim birbirlerine zıttırlar. İdeal müşteri, karakteri olmayan bir insandır. Bu karaktersizlik gelişi güzel tüketimi mümkün kılar. (s.52)

Dijital aracılar, hiçbir sağlam çizgi ve işaretin kazınamayacağı karakteri olmayan denize benzer. Dijital denizin üzerinde kale, eşik, duvar, mezar, sınır taşı yükselmez. Dayanıklı karakterler güç bela ağ kurabilirler. Bağlantı veya iletişime yatkın değillerdir. Ağ kurma, küreselleşme ve iletişim çağında sağlam bir karakter sadece engel ve zarardır. Dijital düzen yeni bir ideali kutlar: karakteri olmayan insan, karaktersiz pürüzsüzlük. (s.53)

Çağımızda güzelin politikası mümkün değildir; çünkü günümüzün politiği tamamen sistematik kısıtlamalara tâbidir. (s.63)

Güzel istemedir, ilgidir, hatta zamanın geçmesini sağlayan çabadır. İradenin geri çekildiği ve kendiliğin geri alındığı güzelin içine düşünce dolu bir şekilde batmak, zamanın adeta sakin, durağan kaldığı bir hâl yaratır. İstemenin ve ilginin yokluğu zamanı sakin bırakır, hatta zamanı sakinleştirir. Bu sakinlik estetik görüyü, salt hissi algıdan ayırır. Güzelin karşısında bakış kendisine gelir. Artık uzaklaşmaz, alıp götürmez. Bu kendine varış güzel için asli bir şeydir. (s.72)

Günümüzde güzelin krizi, güzelin kendi mevcudiyetine, kullanım ve tüketim değerine indirgenmesinden kaynaklanmaktadır. Tüketim, ötekini yok eder. Sanatın güzeli tüketime karşı direniştir. (s.72)

Güzellik bir gecikmedir, geç gelendir. Güzel bir ânlık parlama değildir, gün batımındaki kızıllık gibi gün sonunda ortaya çıkan sakin bir aydınlıktır. Bu çekingenlik onun asaletindendir. (s.80)

Sadakat ve bağlayıcı olan birbirlerini koşullar ve bağlar. Bağlayıcılık, sadakati talep eder. Sadakat de bağlayıcılığı varsayar. Sadakat koşulsuzdur. Burada sadakatin metafiziği, hatta aşkınlığı vardır. Günlük hayatın artarak estetikleşmesi, bağlayıcı olanın tecrübesi olarak güzelin tecrübesini imkânsız kılmaktadır. Bu estetikleşme sadece objelerin yüzeysel beğenisini üretmektedir. (…) Bugün güzelin pürüzsüzleşerek beğeni, like objelerine, keyfi ve rahatlatıcı şeylere dönüşmesi sonucunda güzelin krizi ile karşı karşıyayız. Güzeli kurtarmak bağlayıcı olanı kurtarmaktır. (s.87)

Hazırlayan : Seda Midi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder