17 Mart 2014 Pazartesi

Akaid \ Ömer Nesefi

İslam İnancının Temelleri AKAİD-ÖMER NESEFİ

İslam'ın Bilgi Telakkisi İslam'a göre eşyanın varlığı bir realitedir. Ve ilim bu eşya realitesine nüfuz eder. Her madde ve canlı varlık yaratılış, devam ediş ve yok oluş evrelerinden geçer. Alem bütün kısımlarıyla sonradan yaratılmıştır. Alem yoktan var edilmiştir ve zamanı gelince yok olacaktır. Yaratıklar için ilim kaynakları üçtür: 1.Selim Hisler: (5duyu) Bunlar işitmek, görmek, koklamak, tatmak, dokunmaktır. Bu beş duyu, fonksiyonlarının icabettirdiği hissi duygulardır. İnsanın 5 duyuyla kavradıkları, ilmin mevzuudur. Duygularımızın algıladıkları gerçekte var olanlardan daha sınırlıdır. 2.Akıl: Akıl ile ilk bakışta hasıl olan bilgi, zaruri bilgidir. Bir şeyin tamamının, parçasından büyük olduğunu bilmek gibi. Delille sabit olan bilgi ise, kazanılmış, elde edilmiştir. Hz Ali “Aklın yeri kalptir, ziyasi ise dimağdadır.” Mutezile ye göre: İyilik ve kötülüğe hakim olan akıldır. Bir şeyin iyi mi kötü mü olduğunu bilmek için nakle, yani kitap ve sünnet gibi dini delillere lüzum yoktur. Mutezile bu görüşten hareketle ahirette Allah’ ın görüleceğini inkar eder. Aynı zamanda kötü şeylerin Allah’ ın iradesiyle olacağını da kabul etmez. Akıl iman etmek için yeterlidir. Eşarilere göre: Eşyanın güzel ve kötü olduğu dini delillerle bilinir. .. “akıl ile nakil karşılaştığında akıl tercih edilir ve nakil te’vil edilir” sözü, nakil müteşabihat-ı zanniyyeden olduğu zamandır. Cemiyetin nizam ve intizamı için şunlara dikkat edilmelidir 1.Nefsi 2.Nesli 3.Malı 4.Dini 5.Aklı muhafaza 3.Doğru Haber: 2 çeşittir; -Mütevatir haber: Yalan üzerine ittifakları düşünülemeyecek kadar büyük bir toplumun naklettiği haber. Tevatürün şartları 3 tür: 1.Sağlam bir hisse dayanmak 2.Nakledenler arasında ittifak bulunmak 3.Kat’i naslara aykırı olmamak -Mucize bir risaleti sabit olan Rasulun Haberi: bu da İstidlali İlim’ i meydana getirir. *İslam a göre ilham;bir şeyin sıhhatini bilme sebeplerinden değildir. İlim kaynağı değildir.

İman İman; Allah indinden gelen şeyleri kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır. -İcmali iman Kelime i tevhid “Allah tan başka ilah olmadığına ve Hazreti Muhammed in Allah ın rasulu olduğuna” tam teslimiyetle inanmaktır. -Tafsili İman 1.Allah Rasulune ve ahret gününe iman 2.Amentü ye: Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe, kadere, hayr ve şerrin Allah tan geldiğine, öldükten sonra dirilip mahşere gideceğimize iman etmek ve beraberinde Kelime-i Şehadet getirmektir. Bunlara imanın şartları denir. 3.Kur’an ve hadislerle gelen her şeye ayrı ayrı Allah ve Rasulunun istediği tarzda ve genişçe iman etmektir. Delil istemeden ve araştırma yapmadan inanmaya “taklidi iman” denir. Bu şekilde inanana “mukallid” denir. Ebeveyni veya herhangi birisinden duyar ve inanır. Bu imanı sebebiyle sevap alır ve cennete gider. Fakat aklını kullanarak inanmayı terk ettiğinden günahkar olur. Şayet bu şekilde inanmaya gücü yetmiyorsa günahkar da olmaz. ->Amel imanın bir cüz’ü değildir. ->Ameller artar ama iman(iman konuları) ne artar ne eksilir. Tasdik ve inkar bakımından insanlar 3 e ayrılır Mü’min: İman esaslarını kalben tasdik eden ve bu inancını dil ile ikrar eden kimseye denir. Ka’fir: Kalbi ve dili ile inkar edene denir. Münafık: Kalb ile inanmayan fakat sırf Müminleri kandırmak için inandığını söyleyene denir. Lugat manaları farklı olmakla birlikte iman ve İslam birdir. *Büyük günah, mümini imandan çıkarmaz, küfre de sokmaz.
Allah a İman Allahu Teala, kullarının iman, küfür, isyan ve ibadet olan bütün fiillerinin yaratıcısıdır. Ancak kullar için ihtiyari fiiller vardır. Güzel fiillere Allah ın rızası vardır, fena fiillere yoktur. Kul irade eder, Allah da yaratır. Ama Allah kul irade etmeden de yaratabilir. İstitaat (kulun gücü) ferdin fiili ile başlar ve fiilin bitmesiyle sona erer. Kula verilen bu güç fiili yapan kudretin kendisidir. -- Allahu Teala dilediği kimseyi sapıklıkta; dilediği kimseyi hidayette kılar. Kul seçim yapar, Allah da onu halkeder. -- Allah Teala kendisine şirk koşanı kendiliğinden affetmez.
Meleklere İman Cebrail: Allah ile Peygamberler arasında elçidir. Mikail: Tabiat olaylarını idare eder. İsrafil: Sur’ a üfleyerek kıyametin ve mahşer zamanının geldiğini haber verecektir. Azrail: Canlıların ruhunu alır. 4 büyük melekten başka cennetin bekçisi Rıdvan, cehennemin bekçisi Malik, insanların sevaplarını ve günahlarını tesbit eden Hafaza Melekleri, kabirde sual soran Münker ve Nekir isimlerini bildiğimiz meleklerdendir.
Kitaplara İman Allah ın bazı peygamberlere gönderdiği sayfalara “suhuf” denir. Adem 10 - Şit 50 - İdris 30 - İbrahim 10 .. Mukaddes kitaplar olarak bildiğimiz 4 büyük kitap ise Kütüb-ü Erbaa Tevrat- Hz Musa Zebur- Hz Davut İncil-Hz İsa Kur’an-ı Kerim- Hz Muhammed(23 senede tamamlandı, Ebubekir bir araya topladı, Osman çoğaltıp büyük merkezlere yolladı)
Peygamberlere İman Hz İsa yeryüzüne Peygamberimize tabi olarak gelecektir. O yüzden son peygamber sayılmaz. -- Peygamberlerin sayısını tahmine çok çalışmak yanlıştır. Bize bildirilenlerle yetinmek gerekir. Peygamberlerin Sıfatları: 1.Sıdk(doğru olmak): Yalan söylemezler 2.Emanet(güvenilir olmak): Hıyanet etmezler 3.İsmet(günah işlememek): Sadece insanlık icabı hatalar yaparlar, onları da Allah cc ikaz ederek düzeltirir. 4.Fetanet(zeki olmak): Hepsi de zekidirler 5.Tebliğ(açıklamak): Allah tan aldıkları emirlerin tamamını ulaştırmışlardır. Gizlememiş, ilave etmemişlerdir. Peygamberlerin ve hayırlı kimselerin, büyük günah işlemiş olanlara da şefaat edecekleri sabittir.(ayet ve hadisle) Kul kendisinden emir ve yasaklamanın kalkacağı bir mertebeye hiçbir zaman ulaşmaz. Ulaşsaydı öncelikle emir ve yasaklar Peygamberin üzerinden kalkardı. Sahabe ancak hayırla yad edilmelidir. Ne küfür etmek ne de ilahlaştırmak caizdir. Peygamberin cennetle müjdelediklerine Aşere-i Mübeşşere denir. Ahirete İman Hz Muhammed kıyamet alametleri olarak; Deccal’ ı, Dabbe-i Arz’ ı, Yecüc ve Mecüc ü, İsa’nın gelmesi ve güneşin batıdan doğmasını haber vermiştir. -- Öldürülen bir kimse eceli ile ölmüştür Öldükten sonra dirilme haktır. Amellerin ölçülmesi haktır. Ahirette kula verilecek olan kitap haktır. Ahirette, Allah ın kullarına sual sorması haktır. Kevser havuzu haktır. Sırat Köprüsü haktır. Cennet ve Cehennem haktır ve sonsuzdur. Büyük günah işlemiş Mü’minler (tevbe etmeseler de) cehennemde ebedi kalmayacaklardır. Dirilerin ölülere dua etmeleri ve onlar için sadaka vermelerinde ölülere fayda vardı.
Kadere İman Kader, Allah ın ilim ve irade sıfatlarıyla ilgilidir. Bir şeyin ezelde Allah tarafından bilinmesine ve öylece tercih ve takdir edilmesine kader denir. Kaza, Allah ın kudret ve tekvin sıfatlarıyla ilgilidir. Takdir edilen şeylerin yeri ve zamanında Allah tarafından yaratılmasıdır. Kaza ve kader Kur’an da birkaç manadadır: 1.Halk (yaratmak) – Fussilet (17), (10) 2.Emir ve Hüküm – El İsra (23), El Vakıa (60) 3.İlan ve Beyan – El İsra (4), El Hıcr (60) İnsanların hareketleri 2 ye ayrılır; ihtiyari, gayrı ihtiyari. İhtiyari: İnsan kendi irade ve kudretini sarfeder. Allah da onu yaratır. Allah her konuda olan ve olacak şeyleri sebeplerle bağlamıştır. Kul bunlara tevessül edince Allah da onu yaratır. “Allah’ ın yapacaklarınızı biliyor olması sizleri bu işlere zorlamaz ki” Allah’ ın ilmi, failin kudretini ortadan kaldırmaz. Allah’ ın haber vermesi o şey üzerine haberin manasının hükmüdür. Hüküm hakimin iradesine bağlıdır. İrade de ilme tabidir. İlim ise maluma. Malum da fail den çıkar. O halde sevabı ve vebali onadır. Küfre rıza ile Allah’ ın küfrü yaratmasına rıza göstermek arasında fark vardır.

Velayet ve Keramet Bakara 177 de kamil takva sahiplerinin vasıfları 3 esasta toplanır: 1.Sıhhatli bir itikad (tahkiki iman) - Allah a inanmak (zati, subuti ve fiili sıfatlarını bilmek ve inanmak) - Peygamberlere inanmak (vacip, caiz ve muhal..) - Meleklere inanmak (vacip ve muhal..) - Kitaplara inanmak (kimden ve ne vasıtayla geldiğini bilmek) - Ahirete inanmak (Kur’an ve sünnette geçtiği, ehl-i sünnetin akaid kitaplarındaki gibi bilmek ve yanlıştan sakınmak) 2.Allah ın kulları ile güzel geçinmek: Malından infak etmek, komşusu açken tok yatmamak.. 3.Nefsi tezkiye etmek: Namazı, zekatı bilmek ve yapmak, sabretmek Velilerin kerameti haktır. Keramet: Tabiat kanunlarının işlemesinin, muayyen bir an ve mekanda kesilmesi ile hasıl olan fevkalade hal. Veliler için söz konusudur. Mucize: Lugatte; “aciz ve kudretsiz kılmak”. İslam ıstılahında; Allahu Teala’ nın, peygamberliğini ilan eden peygamberlerine, onları davalarında doğru çıkarmak için göstermiş olduğu tabiat üstü hallerdir. İhrasat: Peygamber olacak kimselerde, peygamberlikten önce görülen harikalardır. (bulut takibi gibi) Meunet: Amelleri ve ahlakı güzel olan bazı mü’minlerde, ir iddiaya dayanmadan zuhur eden harikalardır. Allah ın bir lütfudur. İhanet: Küfrü ve isyanı açık birinin elinden, kendi isteğinin aksine zuhur eden olağanüstülüklerdir. İstidrac: Küfrü ve isyanı açık olanların elinden, arzularınca zuhur eden olağanüstülüklerdir.(şeytana kıyamete kadar izin verilmesi, Firavun un 400 sene yaşaması, Nemrut un arzularına erişmesi.. araf 182-183) İstidrac lugatte bir şeyi derece derece çıkarmak veya indirmek demektir. Bir insan günahını artırdıkça, Allah ın ona, nimet kapılarını açması ve makamlara çıkarmasıdır. Kişi bu nimetleri kendine yontar. Tevbe, şükür ve tevazuyu unutur. Yükseldikçe günahları artar ve gazaba (düşüşe) daha da yaklaşır.

Hilafet ve İmamet Lugatte “birinin yerini alma ve ona vekillik etme” dir. Hadis-i şerif “Hilafet benden sonra otuz senedir. Ondan sonra melik ve emirler gelecektir.” Müslümanların bir imam seçmeleri şarttır.(vacip) Kur’an-ı kerim den: (Nisa 59) “Ey iman edenler, Allah a itaat edin, Peygambere ve sizden olan Ulü’l-emre de.(emir sahiplerine)” Sünnet’ten: “Bir kimse biat etmeden ölmüşse cahiliye ölümü ile ölmüş demektir.” İcma’dan ve Kıyas’tan: .. İslam fıkhına göre vaciplere götüren ve vesile olan şey de vaciptir. İmama itaat şartır; “Üzerinize imam olarak tayin dilen kimse, başı kuru üzüm tanesine benzeyen Habeşli bir köle dahi olsa, onu dinleyiniz ve itaat ediniz”. Buhari 93/4 hadis “Üzerinize imam seçilen kimse dinin kötü ve haram saydığı şeyleri emretmedikçe ona itaat etmek vaciptir” Müslim 33/49 Tirmizi 31/30 Ebu Davud 89/26 Bir kimsenin imam tayin edilmesi 3 şekilde olur: 1. Bizzat Rasulullah tarafından seçilmekle. 2. Bir önceki imamın tayin etmesiyle. Hz Ebubekir in kendi yerine Ömer i tayin etmesi böyledir. Bu tarz imametin meşruluğu konusunda icmaa-i ümmet vardır. 3. Müminlerin tasvibini ve güvenini kazanan ve imam seçebilmeye ehil olan kimselerin seçmesiyle İmam seçmeye ehil kişi; a)adaletin tüm şartlarına sahip olmalı I.Büyük günahlardan sakınmak II.Küçük günahlardan ısrardan kaçınmak III.Hırsızlık vs gibi insanı küçük düşüren fiillerden sakınmak IV.İnsan vakarı ile mütenasip olmayan şeylerden kaçınmak b) imamete ehil olmanın şartlarını ve kimin bu işe daha müstehak olduğunu ayırd edebilecek kadar bilgi sahibi olmak c) millet ve din işlerini düzenleyip idare etmede kimin daha salahiyetli olduğu hakkında görüş ve bilgiye sahip olmak Kabaca tüm alimlerin ittifak ettiği imamet şartlar: 1.Müctehid olmak 2.Harpte askeri meselelere basiret sahibi olmak 3.Cezaları tatbike, suçlulara cezalarını vermeye ve mazlumların hakkını zalimden almaya muktedir olmak 4.Adil olmak 5.Mükellef(akıl ve baliğ) olmak 6.Erkek olmak 7.Hür olmak 8.Hükmünü geçirmeye ve emrinden çıkanı yenmeye gücü yetmek İhtilaflı şartlar; Kureyş ten olma, Haşimi olma, Masum olma, zamanının en faziletlisi olma İmamın Azledilmesi: Maverdi ye göre bunu gerektiren 2 husus var. 1.İmanın Adaleti Terketmesi (fıska girmesi) a)şehvete dalmak b)itikadında şüphelerin doğması 2.İmamın Bedenine Noksanlık Arız Olması a)hislerin noksanlığı b)uzuvların noksanlığı c)tasarrufta noksanlık ->hıcr:yardımcılarının imama hakim olması veya ->kahr:düşman veya asiler elinde esir olması

Elfaz-ı Küfür Küfür; lugatte “örtmek” ve “nimeti inkar etmek” tir. İslam ıstılahında; yaratılışı icabı iman etmesi gereken kimsenin, İslam’ ın inanç esaslarına inanmaması halidir. Küfür 3 çeşittir: 1.Cehli küfür 2.İnadi küfür 3.Hükmi küfür Cehli Küfür: Birinin Allah’ ın sıfatlarını ve varlığını, cahilliği sebebiyle bilmemesi haline denir. Halbuki insanın; Allah’ ın ayetlerini dinlemesi, Allah’ ın varlığına işaret eden delil ve emarelere bakıp düşünmesi ve bütün bunların neticesinde Allah’ ı ve sıfatlarını öğrenip inanması gerekir. Bunlar üzerinde düşünmeyen cahilliğinden kafir olur. İnadi Küfür: Birinin, kainatın sahibinin ve yaratısının Allah olduğunu bilmiş olmasına rağmen inat ve inkarından dolayı iman etmemesi haline denir. 3 sebebi vardır: a)nefse mağrur olma ve üstünlük duygusu(örn firavun) b)sahip olunan mevki ve mansıbın elden gideceği korkusu(örn bizans imp heraklyus) c)diğer insanların kendisini kınayacağı ve ayıplayacağı endişesi(örn ebu talip) Hükmen Küfür: Allahu Teala nın ve Rasulullah ın tekzip alameti olarak bildirdikleri hareketleri yapmak veya sözleri söylemek suretiyle İslam dairesinden çıkmak İnsanı Küfre Götüren Haller 1) Naslar(Kitap ve sünnetin hükümleri) zahirleri üzerine hamlonulurlar. Bunların zahirlerinden vaz geçip, batın ehlinin iddia ettiği manalara sapmak, islam’dan çıkıp küfürle vasıflanmak demektir. 2) Nasları reddetmek küfürdür. 3) İster büyük ister küçük olsun; haram ve günahı helal saymak küfürdür. 4) Şeriat ile alay etmek küfürdür. 5) Allahu Telala’ nın rahmetinden ümit kesmek küfürdür. “Hakikat şudur ki kafirler güruhundan başkası Allah’ ın rahmetinden ümidini kesmez” Yusuf 87 6) Allah’ ın gazabından emin olmak küfürdür. “Büyük zararı göze alan kafirler güruhundan başkası, Allah’ ın(kulları hakkındaki azabını) ihmal (ve tehir)inden emin olmaz” El Araf 99 7) Gaybdan haber verdiği(iddia edilen adamın) haberi(ni kabul) ile o kahini tasdik etmek küfürdür. Müslim 39/35 Ebu Davud 22/21 hadisleri İrtidad edip dinden çıkan bir kimsenin, hayatı boyunca işlemiş olduğu bütün ameller batıl olur karısı da kendisine haram olur ve nikah düşer. a)önce girmiş olduğu küfürden caymalı b)kelime-i şehadet getirmeli c)nikahını tazelemeli İrtidad eden kimse küfründen dönmeyip ısrar ederse öldürülür, malı varislerine taksim edilir. Ebedi cehennemde kalır. Küfürden kaçınmak için ihtiyatlı olmak ve şu duayı okumak tavsiye olunur: “Allahım! Bilerek, sana bir şeyi şirk koşmaktan, yine sana sığınırım. Bilmediklerimden dolayı da sana tevbe ederim. Şüphesiz ki sen, bütün gaybları bilensin.”
Miraç Allahın elçisi Muhammed in uyanıkken, şahsı ile semaya ve sonra yüce makamlardan Allah ın dilediği yere mi’racı haktır. Mi’raç; lugatte “yükseğe çıkmak, merdiven” Istılahta; Hicretten br buçuk sene evvel Recep in 27 si gecesi efendimizin yüce makamlara çıkarılmasıdır. İsra:”geceleyin yürüttü” Mescid-i haram: Kabeyi çevreleyen ve Harem-ş Şerif denen mescid. Yeryüzünde inşa edilen ilk mabed. Mescid-i Aksa: 2.mabed. Kudüs teki Beyt-ül Makdis. Peygamberlerin toplandığı, ilahi vahiylerin indiği mübarek bir yer olduğundan miraçta Muhammed in yol uğrağı oldu. Beytü’l Mamur:7.kat gökteki, melekler tarafından tavaf edilen mabed. Sidretü’l Münteha: Arşın sağında bir ağaçtır ki, ne melek, ne saire ondan ötesine geçemezler. Miracın ruh ile mi beden ile mi olduğu konusu tartışmalıdır. Ruhani olarak çok kereler vakı olmuştur. Cismani olarak ise bir kere vuku buldu. El İsra daki ayetin delalet ettiği miraç budur. Dolayısıyla hadisler arasındaki çelişki bertaraf olur.

İctihad ve Taklid İctihad lugatte;”meşakkate tahammül ve bütün gayretini sarfederek zahmete katlanmak” dır. İslam ıstılahındaysa;”fer’i olan dini bir hükmü, delilinden çıkarmak hususunda bütün gayretini sarf etmek”dir. Müctehidin vasıfları; 1.Kur’an ait bilgileri, Kur’an ın bütün manalarını ve vecihlerini bilmelidir. Kur’anın ahkama taalluk eden ayetlerinin lugat ve ıstılah manalarını bilmelidir. Kitabın has-amm, mücmel-müfesser, nasih-mensuh, hakikat-mecaz, sarih-kinaye, zahir, nas ve muhkem gibi tüm kısımlarını bilmelidir. 2.Hadis ilmini tamamen bilmek. Ahkama taalluk eden hadislerin tevatür, meşhur ve ahad yollarını; hadislerin metinlerini;bizlere ne surette rivayet edildiğini; manalarının vecihlerini yani lugat ve ıstılah manalarını; kitapla müşterek olan has, am, mücmel, müteşabih bütün kısımlarını bilmelidir. 3.İcma’ nın varid olduğu yerleri bilmelidir ki icmaya muhalif ictihadda bulunmasın. 4.Kıyas’ ın şartlarıyla, hükümleriyle ve kısımlarıyla vecihlerini, makbul veya merdut olan şekillerini “usul” ilminde olduğu gibi bilmelidir. Taklid lugatte;”bir kimsenin boynuna gerdanlık takmak”dır. İslam ıstılahında ise;başkasının sözünü ve hükmünü, hüccet ve delile bakmaksızın kabul etmek” demektir. Neticede;bir meselede, müctehidin ictihadı ve fakihin fetvası; o husustaki bütün nassları bilmesine imkan olmayan halk için, nassa yani ayet,hadis ve sahabe sözüne tercih edilir.

Hazırlayan: Nur Şirin Büyükçoşkun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder