Hakikat ve Yöntem, Hans Georg Gadamer, çev. Ismail Yavuzcan, Paradigma yy, lstanbul, 2008
Önsöz ve Giriş'ten
"hermenotiğin ruhu ötekinin/diğerinin de haklı olabilme imkanıdır. Kendini bil, Tanrı olmadığını bil anlamına gelir. Felsefe kişinin kendi cehaletini kabulüyle başlar ve biter."
"metinleri anlamak ve yorumlamak yalnızca bilimle ilgili bir şey değildir; apaçık biçimde insanın dünya tecrübesiyle ilgilidir."
"araştırmamın amacı; genel bir yorum teorisi ve bu yorum teorisinin yöntemlerinin farklı bir açıklamasını geliştirmek değil, her anlama modunda ortak olan şeyi keşfetmek ve anlamın asla verili bir nesneye değil, etkisinin tarihiyle subjektif bir ilişki olduğunu, başka bir söyleyişle anlamın anlaşılan şeyin varlığına/oluşuna ait olduğunu göstermektir."
"uygulama bizatihi anlamanın unsurudur."
Sanat Tecrübesinden Doğan Bir Şey Olarak Hakikat Sorunu
unutma, özellikle de Nietzsche'nin işaret ettiği gibi, bir kusur ve eksiklik değil, zihnin (Geist) varoluşunun şartıdır. Zihin yalnızca unutarak yenilenme imkanına, uzun zamandır bildik olan şeyi yeniyle birçok düzeyde birleştirecek şekilde yeni bir nazarla görme kapasitesine sahip olabilir. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 21.
Tarih, teorik akıldan tümüyle farklı bir hakikat kaynağıdır. Cicero'nun vita memoriae (canlı hafıza)'den söz ederken kastettiği şey budur. O kendi başına var olur; çünkü insani tutkuları aklın evrensel buyrukları yönetmez. Bu alanda insan daha ziyade, onları yalnızca tarih ortaya çıkarabileceği için, ancak tarihin sunabileceği ikna edici örneklere ihtiyaç duyar. Bacon'ın bu örnekleri sağlayan tarihi, aslında felsefe yapmanın diğer yolu diye tanımlamasının nedeni budur. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 31
"Süleyman'ın darbımesellerini anlamanın anahtarına, ancak kuralları önce kendinize uyguladıktan sonra sahip olabilirsiniz." (Oetinger) ///
estetik tecrübe diğer tecrübe türleri arasında bir tecrübe türü olmakla kalmaz, aynı zamanda bizatihi tecrübenin özünü de temsil eder. Gadamer, Hakikat ve Metod, 96.
(...) o halde, sanat eserini anlamanın bir biçimi diğerinden daha meşru değildir. Meşruiyetin hiçbir kriteri yoktur. Sanatçının kendisi hiçbir kritere sahip olmadığı için değil; eserle her karşılaşma yeni bir üretimin değerine ve haklarına sahip olduğu için. Bu bana savunulamaz bir hermenotik nihilizm gibi görünüyor. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 131.
Hegel, sanatın hakikatinin hakkını yalnızca onu felsefenin kuşatıcı bilgisine tabi kılarak, dünya tarihi ve felsefe tarihi gibi dünya görüşlerinin tarihini de şimdinin tam kendi kendinin bilincinden hareketle inşa ederek teslim edebilmişti. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 136.
Etimolojiler,mecazın dilin değil, linguistik bilimin gerçekleştirdiği soyutlamalar olduğu için, kabul edildiği üzere, pek güvenilir değildirler ve hiçbir zaman tam olarak dilin kendisiyle yani fiili kullanımıyla doğrulanamazlar. Bu yüzden etimolojiler doğru olduklarında bile kavram analizinin delilleri değil, kavram analizi için hazırlık niteliğindedir. Gadamer, Hakikat ve Yöntem 144
Genelde oyun kavramı ve sanatın oyunun karakteristik yapısına dönüşümü konusunda bir şeyi göstermeye çalıştık; yani bir edebiyat ve müzik eserinin takdiminin veya icrasının eser için temel bir şey olduğunu ve hiç de tesadüfi olmadığını, sanat eserlerinin zaten oldukları şeyi -onlarla sunulan şeyin oradaki varlığını - tamamlamadıkları için arızi/dışarıdan gelen bir şey olmadığını göstermeye çalıştık. Estetik varlığın spesifik zamanlılığı, takdim/icra sürecinde mevcudiyet elde etmesi yeniden takdim olayinda, bağımsız ve belirgin bir fenomen olarak varlık kazanır. Gadamer, Hakikat ve Metod, 188
Meselenin özü, dekorasyon kavramının tecrübeye dayanan bir şey olarak sanat kavramıyla karşıtlık ilişkisinden kurtarılmaya ihtiyaç duymasıdır; onun temsilin, sanat eserinin varlık modu olduğunu gösterdiğimiz ontolojik yapısında temellendirilmesi gerekir. Bunun için tezyini ve dekoratif olanın kökü itibariyle aslında güzel olan anlamına geldiğini hatırlamamız kafidir. Bu kadim anlayışı tekrar keşfetmeliyiz. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 223
Aslında hermenotik, sanat alanının tümünü ve bu alanın kompleks sorunlarını içine alacak ölçüde kuşatıcı anlamıyla anlaşılmak durumundadır. Yalnızca edebiyat değil, her sanat eseri anlaşılmaya ihtiyaç duyan başka herhangi bir metin gibi anlaşılmalıdır. Bu hermenotik bilince, estetik bilincinkini de aşan bir kuşatıcılık verir. Gadamer, Hakikat ve Metod, 231
Hakikat Sorununun Anlam Bilimlerindeki Anlamaya Teşmili
"Qui non intelligit res, non potest ex verbis sensum elicere. Eşyayı/olayları anlamayan kelimelerin anlamını da anlayamaz." (M.Luther) kutsal kitap hermenotiği, modern anlam birimlerinin prehistoryası olarak görüldüğü ölçüde, Reformasyonun kutsal kitapla ilgili ilkelerine dayanır. Luther'in konumu aşağı yukarı şöyledir: kitabı mukaddes sui ipsius interpres'tir. Biz kitabı mukaddesi doğru anlamayı başarmak için geleneğe ihtiyaç duymayız; kitabı mukaddes'in kadim dört katmanlı anlamı doktrini stilinde bir yorum sanatına da ihtiyaç duymayız; tam tersine kitabı mukaddesin metninin kendisinden çıkarılabilecek tek bir anlamı vardır: sensus litteralis. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 243
Anlamak bir başkasıyla anlaşmaya varma demektir. Anlama, öncelikle anlaşmadır. Bu yüzden insanlar birbirlerini genellikle anlaşmaya yönelik bir görüşle dolaysızca anlarlar veya kendilerini anlaşılır kılarlar. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 250
Schleiermacher hermenotiği yanlış anlamalardan kaçınma sanatı olarak tanımlar.
Schleiermacher, amacın bir yazarın kendisini anladığından daha iyi anlamak olduğunu öne sürer. (...) O, anlama eylemini üretimin yeniden inşası olarak görür. Bu kaçınılmaz şekilde yazarın bilincinde olmadığı bir çok şeyi bilinç alanına çıkarmak zorundadır. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 267
Tarihsel bilinç ne basitce kendisine ait anlama kriterlerini içinde konumlandığı geleneğe uygular ne de naif şekilde geleneği kendisine mal ederek onu yalnızca taşır. Tersine o, hem kendisine hem de içinde yer aldığı geleneğe refleksif bir tavrı benimser. O kendisini kendine ait tarihe göre anlar. Tarihsel bilinç bir kendi kendini bilme modudur. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 326
Schleiermacher'in hermenotik modeli Ben ile Sen arasındaki ilişki dahilinde ulaşılabilecek doğru anlamadır. Metinler, Sen ne kadar anlaşılmaya elverişli ise o kadar anlaşılırdır. Yazarın kastettiği anlam doğrudan doğruya metinden çıkarılabilir. Yorumcu yazarıyla kesinlikle çağdaştır. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 333
Varlık/oluş sorununu ortaya koymakta ve dolayısıyla Batı metafiziğinin bütün bir istikametini tersine çevirmekte, Heidegger'in selefi ne Husserl ne de Dilthey'dir; hakiki selefi Nietzschedir. Heidegger bunun farkına ancak daha sonra varmış olabilir; fakat biz geriye bakarak, Varlık ve Zaman'da mündemiç amaçların Nietzschenin Platonculuğu eleştirisini, Batı metafiziğiyle kendi düzeyinde hesaplaşmak ve transandantal sorgulamanın modern subjektivizmin sonucu olduğunun farkına varmak ve dolayısıyla onu aşmak için, Nietzschenin eleştirdiği gelenek düzeyine yükselttiğini anlayabiliriz. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 358
Dilthey'in anlam bilimlerini hayata göre açıklama ve hayat tecrübesinden yola çıkma teşebbüsü, gösterdiğimiz gibi, aslında hiçbir şekilde sıkıca sarıldığı kartezyen bilim anlayışıyla uzlaşmıyordu. O hayatın tefekkür eğilimini ve onun için istikrara yönelik güdüsünü, aşırı ölçüde vurgulasa da sonuçların objektivitesi olarak anlaşılan bilimin objektivitesinin farklı bir kaynağı vardı. Gadamer, Hakikat ve Yöntem, 359
Alman dilinin anlama (verstehen) kelimesini aynı zamanda pratik yeti/kabiliyet anlamında (yani er versteht nicht zu lesen; o okuyamaz) da kullandığı doğrudur. Fakat bu, temelde bilimde gerçekleşen ve bilgiyle ilgili olan anlamadan farklıdır. //
1. cildin sonu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder