15 Ocak 2018 Pazartesi

Oryantalizm ve Oksidentalizme Dair \ Halil Çiftçi



Oryantalizm (Fr.Orientalisme); din, dil, bilim, düşünce, sanat, tarih gibi alanlarda Doğu dünyasını inceleyen ve Doğu hakkında değer yargıları üreten Batı kaynaklı kurumsal faaliyetlerdir. Türkçe ‘de şarkiyat, daha sonra doğu bilimi, Arapça ‘da istişrak kelimeleriyle karşılanmış. Oryantalist için müsteşrik kelimesi kullanılmıştır.

Oryantalizm ile ilgili en detaylı tarifi Edward Said yapmıştır. Bu tarifi ise bize şöyle sunmaktadır: "Antropolog, sosyolog, tarihçi yahut dilbilimci olsun özel yahut genel bir açıdan Şark' ı öğreten, yazıya döken yahut araştıran kimse şarkiyatçıdır ve yaptığı şey şarkiyattır.(...) Oryantalizmin daha geniş bir manası vardır: Oryantalizm Doğu ile Batı arasında antolojik ve epistemolojik ayrıma dayalı bir düşünüş biçimidir. (...) Şimdi oryantalizmin üçüncü anlamına geliyorum: XVlll. yüzyıl sonlarını kabaca belirlenmiş bir başlangıç noktası kabul edersek oryantalizm Şark ile uğraşan toplu müessesedir: yani Şark hakkında hükümlerde bulunur, Şark hakkındaki kanaatleri onayından geçirir, Şark' ı tasvir eder, tedris eder, iskan eder, yönetir: kısacası Doğu'ya hakim olmak, onu yeniden kurmak ve onun amiri olmak için Batı'nın bulduğu bir yoldur." (Said, s. 15-16)

1873’te Paris’te ilk oryantalist kongre toplandı. Doğu ülkelerinin sosyal yapısı, dinleri ve medeniyetleri gibi konularda tebliğler sunuldu ve bu süreç bugünde devam etmekte, bu bağlamda çeşitli kongreler düzenlenmektedir.

Osmanlı devletinin Avrupa üzerine seferler düzenlemesi batılıları (Hristiyan) korku ve endişeye sevk etmiştir.  Bu psikolojik durum İslami konularda araştırmayı hızlandırmıştır. Oryantalistler misyonerlik faaliyetlerini gerçekleştirme gayesiyle, İslam akaidini bozmaya, İslami ilimleri, kültür, medeniyet tarihine şüpheyle bakan bir Müslüman neslin yetişmesini hedeflemiştir ve bu amaçlarına kısmen ulaşmışlardır. Bu sayede doğu toplumlarının medeniyet sahasında küçük göstermeye ve bu durumu yeni yetişen nesle kabullendirmeye çalışmışlardır.

Fransa’da batı anlamına gelen “occident” kelimesinden türemiştir. Doğu Oriental, Batı ise Occident şeklinde ifade edilmiştir. Bu kelimenin sonu izm’le bitse bile bir ideoloji manası taşımamaktadır. Kelimenin Arapça karşılığı garb tır. Türkçede bu kelimeye atıfla garbiyat (batıya ait olan) anlamında kullanılmıştır. Arapçada oksidentalizmin tam karşılığı “istigrab” dır. Türkçede occident batı, occidental batılı, occidentalism ise ‘batı algısı/incelenmesi’ olarak çevrilebilir. (Metin, s. 65-66)

Youn-Boon Yeo’a göre oksidentalizm “Bizim Asyalı karakterimizi kaybetmeden tercihe dayalı bir değişimi tanımlarken, Batılılaşma Asyalı karakterimizi kaybetmediğimiz bir değişim demektir. (s. 5)
Oksidentalizmi birkaç şekilde yorumlama imkânı vardır. Bunlar;
1.Doğunun kendi menfaatleri için batıyı incelemesi ve kendini meşru olarak savunması.
2.Batının gerçekleştirmiş olduğu zulümlere karşı ortaya çıkan batı düşmanlığı olarak yorumlanması.
3.Doğu nasıl daha iyi bir medeniyet (teknoloji,ekonomik,adalet,yaşam standartları…) seviyesine  ulaşır. Sorusuna cevap bulmak için batının şifrelerini çözme arayışı olarak tanımlamak mümkündür.

Oksidentalizm alanında değerli bilgileri olan mütefekkirlerden Cemalleddin Afgani ve Muhammed Abduh, İslam’ı batının hegemonyasından kurtarmanın gerekliliğinden bahsetmiştir. Bu gerekliliğin İslam dünyasının o görkemli ve ihtişamlı geçmişine zemin hazırlayacağını belirtmiştir. Batı medeniyetinin geçmişinde İslam dünyasından esinlenerek inşa ettiği bir medeniyet tasavvurundan bahsetmektedirler. (Öztürk, s. 59)

Oksidentalizmin tarihsel serüvenini özetleyen Kutluer’in şu sorusu bize literatür hakkında önemli bilgiler veriyor;

"İsmail Raci El Faruki’nin “Bilginin İslamileştirilmesi” ,Nakib El Attas’ın “Bilgi’nin De-Westernizasyonu” Yönündeki fikriyatı, Seyyid Hüseyin Nasr’ın  moderniteyi kökten eleştiriye tabi tutan modern Batı’ya kaybettiği hikmeti hatırlatmak amacıyla bilgi ile kutsal arasında ilişki kuran evrensel Perenyalist doktrini ve nihayet Sezai Karakoç’un medeniyet kavramını eksen alan “Diriliş” tezi de oksidentalist yaklaşımlar cümlesinden sayılacak mıdır? “Afgani, Abduh, Reşit Rıza, Kevakibi, Tunuslu Hayreddin Paşa, Namık Kemal, Ahmed Cevdet Paşa, Ali Suavi” gibi Müslüman aydınların oksidentalizmin İslam dünyasındaki ilk temsilcileri oldukları söylenebilir mi?" (s. 441-442)

Oksidentalizme iki farklı görüş ile irdelenmekte ve şekillenmektedir. Birinci görüşün sahibi Hasan Hanefi’nin benimsediği, Doğunun kendi çıkarları için batıyı incelemesini savunan grup. Diğer görüş ise Ian Buruma ve Margalit’in savunduğu Oksidentalizmi batı düşmanlığı olarak gören fraksiyondur.

Mısırlı bir felsefe profesörü olan Hanefi oksidentalizm üzerine ciddi çalışmalar yapmıştır. Bu eserlerden ilki 1992 yılında “Mukaddime Fi İlmi’l İstiğrab” (Oksidentalizm bilimine Giriş) adı ile yayınlanan kitabıdır. Bunun yanı sıra birçok makale ve röportajı da mevcuttur. Hanefi Oksidentalizmi, “Doğu’da Batı’yı batılı olmayan bir dünya görüşünden hareketle inceleyen bir bilimdir”  diye tarif etmektedir. Batının artık dünyada bir özne modeli olmaktan çıktığını, İslam’ın nesne olmadan sıyrılarak özne konumuna geldiğini belirtir. İslam’ın özne olması ile birlikte batının yaptığı gibi bir yıkıcı pozisyon almadığını ve yapıcı bir rol üstlendiğini ifade etmektedir. Oksidentalizm batının iktisadi, siyasi, kültür ve medeniyet sahasındaki üstünlüğüne son vermiş ve 400 yıldır cereyan eden doğu işgalini de bitirmiştir. (s. 1-27)

Ian Buruma- Avishai Margalit, Hasan Hanefi’nin tam aksine batı düşmanlığı olarak görmüştür. Bu bağlamda eserler çıkarmıştır. Kitaplarını  “Occidentalism: The West in the Eyes of Its Enemies”(Oksidentalizm: Düşmanlarının gözünde batı)adıyla piyasaya 2004 yılında sürmüşlerdir. “Batının düşmanları tarafından batıyı insanlık dışı resmedilmesi” olarak yorumlamaktadır. (s. 12-13)

Oryantalizm batının doğuyu tanıma çabası olarak tanımlanması ve yüzyıllardır belli amaçlar için (sömürge, siyasi, ekonomik, kültürel yayılmacılık) çalışmaların yürütülmesi doğu toplumları için acı bir tecrübe olmuştur. Küllerinden yeniden doğan toplumlar kendi öz benliklerini muhafaza ederek batıyı tanımaya (oksidentalizm) çalışmıştır. Bunu gerçekleştirirken ise her hangi bir menfaat beklemeden objektif bir değerlendirme ile kaleme almışlardır. Batılıların (Ian Buruma-Avisha Margalit) tarif ettiği gibi bir “intikam duygusu” ile değil de insani bir çabayı hedefleyerek ortaya koymuşlardır. Doğu yine kendi taşımış olduğu medeniyet temelinin üzerine bilimsel verilerle batıyı tanımaya ve tanıtmaya çalışmış. Bu durum Doğu’nun hâlâ bir umut ve insanlık limanı olduğunu göstermiştir. Güneşin doğduğu coğrafya karanlığa bürünen bir batıyı tasavvur ederken bile insani erdemleri elinden bırakmamıştır. Aydınlık bir geleceğin karanlığa hapis olması düşünülemezdi zaten öylede oldu. Bugün dahi gösteriyor ki doğulu gerçekler üzerine inşa edilen batılı değerler (kapitalizm, liberalizm…) yeni bir sancı içinde kıvranıyor. Geri kalmışlıkla ithaf ettiği doğuyu yine kendi aklı ile geri plana almak istiyor. Eski dünya düzenlerinin iletişim toplumuyla beraber küreselleşen Dünya’da bir fayda sağlamadığını ve emellerini gerçekleşmediği fark etmiştir. Doğu Batı’yı tanıdığı kadar gelişmiştir. Sözü artık mazide kalmıştır. Faşizm ve ahlaki bozulmalar içinde kıvranan batı bir çıkış kapısı aramaktadır. Görünen o ki yüz yıllardır benimsediği fikir yani “Batı dünyanın öznesi”dir.Formülüzasyonu bir çare olmuyor. Sebebi bugün her zamankinden daha fazla ve gayretli bir doğu toplumu var. Batıyı iyi analiz eden batının hamlelerini önceden tahmin edebilen ve buna göre bir oyun kurabilen yeni bir aktör. Buradan hareketle oksidentalizm çalışmaları meyvelerini vermeye başlamıştır. Ama henüz yolun başındayız. Daha çok çalışıp insanlığı, adaleti ve merhameti yeryüzüne yaymalıyız. Buda ancak İslam’ın getirmiş olduğu ilkelerle mümkündür.

Kaynakça

 BULUT Yücel, ”Oryantalizm”, DİA, C.33.
 BURUMA Ian - MARGALİT Avishai, ”Garbiyatçılık:Düşmanlarının Gözünde Batı”, (Çev.Güven Turan), Yapı Kredi yay, İstanbul, 2009.
 SAİD Edward, ”Oryantalizm” (tre. Selahaddin Ayaz).İstanbul,1989.
 SİBA’İ Mustafa Oryantalizm ve Oryantalistler Yararları, Zararları”, (Çev.Doç.Dr.Mücteba Uğur),Oğul Yay,İstanbul,1993.
 METİN Abdullah, Oksidentalizm İki Doğu İki Batı, Açılım yay, İstanbul,2013
 YAVUZ Şevket, ”Takdirden Tahayyüle: Dinin Kadastrolaşması ve Varlığın Ötekileştirilmesi Bağlamında Oksidentalizmi Yeniden Düşünmek” ,Marife, yıl 6,3,2006,s 107.
 HANEFİ Hasan,”From Oriantalism to Occidentalism”, Fortschritt,(erişim) http://www.fortschritt-weltweit.de/dokumente/aegypten/fortschritt_aegy-pten_hanafi.pdf , 5 Mart 2010 Schwanitz.
 HANEFİ Hasan; Mukaddime fi İlmi’l İstigrab, Beyrut,El Muessesetu’l Cemiiyye li’d Diraset ve’n Neşr ve’t Tevzi, 3. Baskı,2006.
 FRENKEL Michal,Yehouda Shenhav,”Decolonizing Organization Theory:Between Orientalism and Occidentalism”,(erişim) http://www.mngt.waika-to.ac.nz/ ejrot/ cmsconference/ 2003/ proceedings/postcolonial/Frenkel.pdf, 6 Mart 2010, s.5.
 AKTAY Yasin, ”Her Karşılaşmanın İki Yanı Vardır”, Marife, yıl 6,3,2006,s 427.
 BURUMA Ian, MARGALİT Avishai, Garbiyatçılık: Düşmanlarının Gözünde Batı,(çev. Güven Turan),İstanbul, Yapı Kredi Yayınları,2009.
 KUTLUER İlhan, “Hangi Oksidentalizm” ,Marife, yıl 6,sayı 3,2006
 YONG George - YEO Boon, “Keynote Speech”,Singapore Government Press Release, Realease No: 21 Aug 03-1/91/08/12 (Erişim) http://stars.nhb.gov.sg/stars/tmt/yybg19910812s.pdf,6Mart 2010
 ÖZTÜRK  Mustafa, ”Oksidentalizm bağlamında Afgani-Abduh Ekolü”; Marife,yıl 6, sayı 3, 2006, s.59


2 yorum:

  1. güzel bir çalışma teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  2. Hakikat Yolcusu15 Ocak 2018 08:21

    Her çağda ve şartta batıyı anlamaya ve açıklamaya çalışan insanlarımız olmalı bu açıdan yazıyı güzel buluyorum.Çalışmalarınızın devamını dilerim halil bey...

    YanıtlaSil