14 Ocak 2018 Pazar

Ölü Ozanlar Derneği



Ölü Ozanlar Derneği, N. H. Kleinbaum’un roman olarak kaleme aldığı bir eser olmakla beraber Tom Schulman’ın senaryosuyla 1989 yılında beyaz perdede yayınlandı. Baş rolünde Robin Williams’ın oynadığı bu film, en iyi senaryo akademi ödülünü almayı başardı.

Eserde üniversite hazırlık döneminde olan,çevresi tarafından ünlü,disiplinli, mükemmeliyetçi ve katı kurallarıyla bilinen Özel Welton Akademisinde bulunan yedi gencin  sıradan yaşamlarını, ailelerinin kendileri için karar verdikleri hayatı yaşamak zorunda olmaları, kendi isteklerinin peşinde olmadıkları planlı ve ezbere bir hayat dayatılan başarılı olmak zorunda hissettikleri  bir okulda  kendilerini bulabilme yollarını anlatan bu eser "Carpe Diem" yani ‘yaşadığın günü kavra’ sözünü esas alan edebiyat öğretmeni John Keating’in okula gelmesi ile değişir.

Kitapta olaylar yedi gencin etrafında şöyle şekil alır; Neil okulun başarılı öğrencileri ve grubun lideri gibidir, sözü dinlenir ancak çok baskı gören, daima onun adına kararlar alan okulda katıldığı etkinleri babası tarafından elinde tutulan otoriter bir hayatı vardır. Todd ve Neil oda arkadaşıdırlar. Todd içine kapanık ailesi tarafından dışlanan çekingen bir çocuktur. Okulun dersleri bütünüyle yoğundur tek bir ders hariç Bay Keating’in dersinde sıra dışı eğitim metodları uygular özellikle şu dizelerle öğrencileri kendine çeker;

"Topla gül goncalarını toplayabilirken,
Zaman akıp gidiyor:
Aynı çiçek sana bugün gülümserken
Yarın solup gidiyor."

Bu şiirle birlikte ‘Carpe Diem’ mottosunu esas almaya çalışırlar. John Keating, bir gün dersinde öğrencilerine söyle bir soru yöneltir.

Güçlülerin mizansenleri devam ederken siz de birkaç dize katkı yapabilirsiniz: sizin dizeniz ne olacak? John Keating öğrencilerin hayata ‘kendi dizeleri ile katılabilmeleri’ konusunda onların dikkatini çekmeye çalışır.

Neil  edebiyat öğretmeni Bay Keating’in eski yıllığını bulmasıyla Ölü Ozanlar Derneği öğrenirler. Bay Keating’in yanına giderek dernek hakkında bilgi alırlar. Okulun disiplinli ve gelenekçi yöntemine karşı yedi genç Neil’in önderliğinde eskiden olduğu gibi ormandaki mağaraya giderek Ölü Ozanlar Derneğini şu sözlerle tekrar açarlar:

"Ormana gittim, çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Derinlemesine yaşamak ve hayatın iliğini emmek istiyordum! Yaşamdan olmayan her şeyi bozguna uğratmak. Öldüğümde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek."

Todd hariç sıra sıra şiirler okuyan gençler yaşamlarında ilk defa kendilerini ifade edebilmelerini, önemli olduklarını, ruhlarının ve hayallerinin özgür olduklarını hissederler. Neil ailesinden habersiz bir birey olarak ilk defa hayallerini gerçekleştirmek için bir seçim yaparak tiyatro oyununa katılır aktör olmayı ertelemek istemez, Charlie’nin okul gazetesine yazdığı isimsiz yazı ile Ölü Ozanlar Derneği’ni riske atması ile olaylar değişir. Artık çocuklar başlarının belaya girmesinden korkar hale gelirler.Akademi idaresi tarafından uyarı almasına  rağmen Bay Keating ders de izlediği yoldan geri dönmemeyi tercih eder.

Öğrencilere farklı bir bakış açısı sunan Bay Keating bir gün ders de masanın üzerine çıkarak şöyle der ‘’Kendimizi her şeye sürekli farklı şekillerde bakmaya zorlamamız gerektiğini kendime hatırlatmak için masamın üzerinde duruyorum. Dünya buradan çok farklı görünüyor.İnanmıyorsanız gelinde bakın sadece yazarın düşündüğüne kafa yormayın durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun kendi düşünceniz de değerlendirin kendi sesinizi bulmaya çalışın’’

Bu sahne aslında filmin ve kitabın duygusunu vurgulamış. Kitap ve film arasında sadece birkaç yerinde fark bulunuyor. Kitabı ise daha önemli bir etki bırakıyor; özellikle son bölümü filmi izlemeden gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Filmde ise karakterler sanki oturmuş gibi buradaki etki önceden filmin çekilmiş sonra kitaba aktarılmış olmasından kaynaklanabilir.

Bay Keating tıp, hukuk, bankacılık bunlar hayatı sürdürmek için gerekli olduğunu şiir okumanın ve aşkın hem insanın ırkının bir üyesi olduğumuz için hem de uğruna hayatta kaldığımız şeyler olarak görür. Bunu öğrencilerine şöyle yansıtır ‘Kim ne derse desin kelimeler ve fikirler dünyayı değiştirebilir’. 

Eğitim sisteminin ezberci kalıplaşmış sistemini uygulamayan Bay Keating  öğretmenlerin realist bir dünya bakışlarını ve iletişim içindeki iletişimsizliği yıkmak ister. Öğrencilerini hayata hazırlamak, iç dünyalarına götürmek  istemektedir.



Kitap ve filmin son bölümü ise Neil’in aktör olması babası tarafından engellediği için babasının dayattığı hayatı yaşamak istemeyen Neil’in intiharı ile biter. Bunun sorumlusu olarak da akademi Bay Keating’i suçlu görür ve okuldan ayrılması istenir. Bay Keating, Müdür Nolan’ın ders verdiği sırada eşyalarını toplamak için sınıfa gelir eşyalarını toplayıp ayrılırken bazı öğrencileri ona veda etmek için sıraların üzerine çıkarlar Bay Keating onlarla gurur duyan bakışları ile veda eder.

Bu eseri okurken daha önceden okumuş olduğum Susanna Tamorro’nun yazdığı ‘Yüreğinin Götürdüğü Yere Git’ adlı eserini hatırlattı iki yönde de verilmek istenilen esaslar aynı, çünkü kımıldaman durmak, gelip geçen zamana karşı hareketsizce yaşamak yürek için bir şey ifade etmiyordu. Söyle geçiyordu eserde "insan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.’’. Bay Keating’in öğrencilerine katmak isteği şey tam olarak buydu kendi içlerine doğru başkalarının adımları ile değil kendi ayaklarıyla yolculuk yapabilmeleriydi.

Bunun içinde ders de onlara şöyle söylemişti: "Çoçuklar hepimizin içinde büyük bir kabul görme ihtiyacı vardır ama özgün ve farklı olan şeylerinize de güvenmek zorundasınız; tuhaf ya da rağbet görmeyen şeyler olsalar da." Robert Frost’un da dediği gibi:

"(...) Two roads diverged in a wood, and I 
I took the one less travelled by,
and that has made all the difference"

[yollar ikiye ayrılmıştı ormanda ve ben daha az katedilmiş olanı seçtim. Bütün ayrımı yaratan da buydu.] 

Ufak tefek farklar dışında filmin aynısı olan bu kitabın neden yazılmış olduğu konusunda çokça soru işaretleri var. Yazarının pek tanınmamış olmasından dolayı, etkilendiği bu filmi belki tanıtmak ya da başkalarına sunmak için yazdığını düşünmek gerçek bir neden olmasa da geçerli bir sebep olarak düşünebiliriz.

Yazan: Esra Kırçiçek

1 yorum: