* Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir & İktibaslar *
Onların,’’fazilette hiçbirine yetişilemez insanlar oldukları’’ şeklindeki yaygın anlayış ve inanışa değinmek ve bu tür örnekleri gösterme adına sadece bir alıntı yaparak konuyla ilgili bazı rivayetleri değerlendirmek istiyoruz:
En aşağı mertebedeki sahabe bile büyük velilerden üstündür, çünkü onlarda nübüvvet sohbetinin feyzi bulunmaktadır. Diğer müslümanlar fazla ibadet de yapsalar onlara yetişemezler. Çünkü onlar velayet-i kübra ve veraset-i nübüvvet sahibidirler.1
Sahabenin –küçük veya büyük- kusurları da olsa birer elmastırlar, en parlak ve düzgün cam şişelere tercih edilirler. Onların kusurlarını değil, nübüvvet sohbetinden aldıkları değeri anmak gerekir.2
1. Bkz. Murat Sarıcık, Dört Halife ve Emeviler Döneminden İlginç Problemler, Isparta 2001, 7.
2. Sarıcık, 10.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir, s.17-18.
Sahabe ile diğer insanların Allah’ın huzurunda eşitliğini Ömer, Sad b.Ebi Vakkas’a hitaben şu sözlerle anlatmıştır: Sakın ha ‘’Rasulullah’ın sahabisisin’’ diye hakkında söylenen sözler seni aldanışa düşürmesin. Allah ile hiçbir kimse arasında ona itaat etmenin dışında hiçbir bağlantı yoktur.İnsanların tümü Allah’ın huzurunda eşittirler.1
1. İbnü’l-Esir, II, 413.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.19.
Yine yaptığı cihat çağrısına başkalarının (sahabe olmayanla) uymaları, sahabenin ise icabet etmemesine rağmen kurulan orduya sahabilerin lider istemesi üzerine Hz.Ömer:
Hayır! Ben cihada çağırıyorum siz (sahabiler) kaçıyorsunuz, siz ancak bu gibi (cihat) işleri yaparsanız diğer insanlara (sahabe olmayanlar) karşı faziletli olabilirsiniz, bu gibi işlerden kaçarsanız diğer insanlar (sahabe olmayanlar) sizden daha faziletli olur.1
1. Taberi, II,362.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.19.
Yine Hz.Peygamber’den aktarılan,’’Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine tabi olursanız hidayete ullaşırsınız.’’1 rivayeti de bu tür durumlarda gündeme getirilmektedir. Öncelikle İslam dini açısından böyle bir tavır ne kadar doğrudur? İslam’ın yasakladığı menfi tavırları (zina, içki, iftira, yalan, katl) yapan insanlar sahabiler arasında da bulunuyordu. Bu durumda her ne olrusa olsun örnek alınıp onlara tabi mi olunacaktır? Doğrusu, bu tür rivayetler, sahabeye yapılan haksız saldırılara karşı onları kollamaya yönelik Sünni akliyyenin ürettiği düşünce sebebiyle uydurulmuş, sahabenin kötülenmemesi amacıyla üretilmiştir. Esas uydurulma sebebi ise Hz.Ali-Muaviye mücadelesine kılıf bulmak olmalıdır. Elbani hadisin uydurma olduğunu uzun tahlillerle anlatmaktadır.2
1. Kadi Ebu Bekir b. El-Arabi, el-Avasım mine’l-Kavasım, Beyrut 1985, 33.
2. Elbani, Muhammed nasruddin, Silsiletü’l-Ehadisü’z-Zaife ve’l-Mevzua, Riyad 1988, I,78, hadis no: 58.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.19.
Ensar ki onları ancak mümin olan sever ve yine onlara ancak münafık olan kimse buğz edip kin tutar. Her kim Ensar’ı severse Allah da onu sever, her kim de Ensar’a buğz ederse, Allah da ona buğz eder.
Enes’ten Peygamber (s):’’İmanın alameti Ensar’a sevgi, münafıklığın alameti de Ensar’a buğz etmektir.’’1
Bu tür rivayetler, Sahabe çağı dediğimiz dönemde Ensar’ın yönetimden dışlanmasının getirdiği sonuçları gidermeye yönelik uydurulmuş rivayetlerdir. Kureyş aristokratlarının özellikle Emeviler döneminde Ensar’ı aşağılaması, bu tür rivayetler uydurularak Ensar’ın korunma ve kollanmasına çalışılmasından başka bir şey değildir.
Ayrıca sahabe olmanın cennete girmek için yeterli olacağı, hatta sahabenin ne tür kusuru olursa olsun Cehennem’e girmeyeceğini ifade eden rivayetler hadis kitaplarında yer bulabilmiştir.’’Beni gören ve beni gören kimseyi göreni ateş yakmayacaktır.’’2 Bu durumda sahabe veya tabiin olmak Cehennem’den kurtulmak ve Cennet’i garantilemek için yeterli olmaktadır(!) Böylece Kur’an ve Sünnet’in , Cennet’e girebilmek ve Cehennem’den kurtulabilmek için koyduğu yığınlarca kural, ilk iki nesli kapsamamaktadır(!) Onlar hangi tür günah işleseler de özel bir af ile kurtulabileceklerdir(!) Bunun sebebi Hz.Peygamber’i görmek veya onu göreni görmek olmaktadır(!) Bu durumu, İslam’ın evrensellik ve genel-geçer mesajlarıyla açıklayabilmek imkansızdır.
1. Buhari, Menakibu’l-Ensar, 3.
2. Tirmizi, Menakıb,90.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.22-23.
Bir diğer rivayet ise sahabe çağının kutsallığını(!) izah eder niteliktedir:
En hayırlı asr benim asrım ve sonra gelenlerin ve onlardan sonra gelenlerin asrıdır. Bundan sonra öyle bir topluluk gelir ki, şahitlikleri yeminlerini, yeminleri de şahitliklerini geçer.1
Bu rivayet, Müslümanların ne yaparlarsa yapsınlar kötüye doğru bir gidiş içinde olduklarını, ilk döneme hiçbir zaman yaklaşamayacaklarını telmih etmeye yönelik, sahabe çağından sonraki olaylara bakarak verilen bir yargıdır ki; maalesef Hz.Peygamber’e izafe edilmiştir.2
1. Buhari, Şehadat, 9.
2. Ahmet Keleş,’’Tarih Bilincimiz, Hadislerle Çöküş Sürecinde Başlatılan Tarih: İslam Tarihi,’’SBARD, yıl:5, sayı: 10, Diyarbakır 2007.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.23.
Sahabe çağının kutsanması ile ilgili başka bir rivayete bakarsak,
Dinde yeri olmayan fakat dindenmiş gibi gösterilmeye çalışılan şeylerden sakınıp uzak durunuz, çünkü onlar sapıklıktır. Sizden kim bu dönemlere ulaşırsa benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefa-i Raşidin’in sünnetine sıkıca sarılsın. Bu sünnetleri dişlerinizle sıkıca tutunuz.1
Şeklindedir. Halbuki Hz.Peygamber döneminde halife kelimesi hiç kullanılmamış, böyle bir konu gündeme gelmemiş, Hz.Peygamber’in dört halifeden bahsetmesi söz konusu olmamıştır. Ancak aktardığımız rivayette olduğu gibi, dört halifeyi övgü amaçlı üretilmiş bu rivayette de insanlar onlara tabii olmaya çağırılmaktadır. Hulefa-i Raşidin hakkındaki bu üretilmiş rivayetler yeterli görülmeyerek Kur’an’dan da bu konuda bu dört halifeyi gösteren ayet olduğu aktarılmıştır(!)2 Aşere-i Mübeşşere (Cennetle Müjdelenenler) olarak ifade edilen sahabenin bir bölümü hakkındaki üretilmiş yığınlarca rivayeti burada söz konusu etmek istemiyoruz. Ayrıca Hz.Peygamber’in Kur’an’daki uyarıya rağmen3 akrabalarını (Kureyş ve kıyamete kadar ki zürriyetini de)4 ateşin yakmaması için dua ettiği aktarılır.5 Bütün bunları insanların Allah nezdinde tarağın dişleri gibi eşit olduğu şekilde belirtilen evrensel bir din getirdiğini iddia ettiğimiz Hz.Peygamber’e yakıştırmak ne kadar doğrudur? Düşünmek gerekir.
1. Tirmizi, İlim, 16; İbn Mace, Mukaddime, 7.
2. Muhibbu’t-Taberi, I, 225.
3. İbn Abdilber, el-İstiab, eş-Şamile, el-İsdaru’s-Sani, Osman b. Affan bölümü.
4. Buhari, Fedailu’s-Sahabe, I.
5. Tirmizi, Menakıb, 59.
Kaynaklar Hz.Ebu Bekir’in İslam’ı duyunca derhal gelip iman ettiğinden bahsederler. Hatta herkesin bir müddet tereddüt ettiğini, Hz.Ebu Bekir’in ise hiç tereddüt etmeden iman ettiğini belirtirler.1 Ancak İbn İshak’ın aktardığı bir başka bilgi, bunun böyle olmadığını göstermektedir. Bu rivayete göre:’’Hz.Ebu Bekir, İslam’ı duyunca Hz.Peygamber’e gelir ve sorar. Hz.Peygamber de onu İslam’a davet edip Kur’an okur. Daha sonra rivayet aynen şöyle devam etmektedir:
Ebu Bekir, ne kabul etti, ne de inkar etti karar veremedi, daha sonra İslam’da karar kıldı.’’2
İbn İshak bu rivayetten sonra aktardığı ikinci bir rivayette ise Hz.Ebu Bekir’in tereddütsüz iman ettiğini belirtir. Başta İbn Hişam olmak üzere müelliflerimiz ise ilk rivayete değinmeksizin genelde ikinci rivayeti öncelemişlerdir.3 Ancak böyle bir durum, her akıl sahibi için fıtrata uygun değildir. Akla hitap eden bir din olan İslam’ı, her akıl sahibi gibi İslam’da önceliği olan Hz.Ebu Bekir’in de bir müddet düşünmesinden doğal bir şey olmamalıdır kanaatindeyiz. Müşriklerle sosyal ilişkisi çok yüksek olan ve Daru’n-Nedve’de Eşnak görevini yürüten Hz.Ebu Bekir’in bir anda putları kötülemesinin mümkün olmadığını, bunun bir süreç aldığını kabul etmemiz en doğrusu olsa gerektir.
1. Suyuti, 35.
2. İbn İshak, 177.
3. İbn Hişam, II, 294; Suyuti, 35; Sarıcık, 34.
4. İbn Hişam, II, 294.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.35-36.
Hz.Ebu Bekir, Müslümanların işkencelere maruz kaldığı dönemde köle ve cariyelerin parasını verip onları kölelikten kurtarıyordu. Bunlardan biri olan Zinnire’nin gözleri görmeyince Müşrikler,’’Lat, senin gözünü kör etti’’ demişlerdi ancak muhtemelen geçici görme kaybı yaşadığından dolayı gözü açılmıştı.’’1 Kaynaklar, Hz.Ebu Bekir’in İslam’a girmeden önce 40 bin dirhem mal varlığının köle azadına harcanarak2 5 bin dirheme düştüğünü belirtirler.3 Ancak kölelerin tanesinin ortalama 400 dirhem etmesinden de anlaşılacağı üzere4 onun satın alıp özgürleştirdikleri için ödediği meblağ, malının yaklaşık 1/10 kadar olmalıdır.5 Bu durumda onun malının tükenmesinin büyük ihtimalle Müşriklerin Müslümanlara yönelik uyguladığı ekonomik ambargo sebebiyle ticaretinin kesada uğramasından olmalıdır.6 Bu durumu İbn İshak şöyle belirtir:
Eğer Müslüman olan kişi bir tüccar ise müşrikler ona şöyle derlerdi:’’Vallahi sana öyle bir şey yapacağız ki hiç müşterin kalmayacak ve servetin yok olup gidecek.’’7
1. İbn İshak, 237.
2. Sarıçam, 12.
3. İbn Sa’d, III, 172.
4. Bkz.Vecdi Akyüz, Nihat Engin,’’Asrı Saadet’te Kölelik ve Cariyelik’’, AsrıSaadet’te İslam, İstanbul 1994, I, 498.
5. Bkz.İbn İshak, 236.
6. Montgomery Watt, Hz.Muhammed Mekke’de, çev: Rami Ayas, Azmi Yüksel, Ankara 1986, 126.
7. Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, çev: Mehmet Yazgan, İstanbul 2004, 202.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.36-37.
Hz.Ebu Bekir 9/631’de Hz.Peygamber’i temsilen hac emiri olarak Müslümanların hac ibadetini ifa etmelerine liderlik yaptı. Veda haccı sırasında erzak yüklü deveyi kaybettiği için hizmetçisini ihramlı iken dövmeye başlayınca, Hz.Peygamber şaşırmış:’’ Şu ihramlıya bakın, ne yapıyor.’’ Demişti.1 Bütün bunlar onun insani yönünü gösteren örneklerdir. Nitekim bir seferinde sahabinin birine ağır bir şekilde sövmüş ve özür dilemek zorunda kalmıştı.2
1. Ebu Davud, Menasik, 30
2. İbn Hanbel 4/58.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.42.
Hz.Ebu Bekir hakkında onu övgü maksatlı rivayetlerin uydurulmasının baş amillerinden biri, Abbasi iktidarıdır. Abbasilerin Ehl-i Beyt mensupları ile giriştikleri mücadele sebebiyle Abbasi çağının yazarları, halifenin düşmanları Alioğulları’na karşı dengeleme siyaseti gereği Hz.Ebu Bekir’i ön plana çıkarma gayretinde bulunmuş olmaları oldukça muhtemeldir. Böyle bir ihtimal rivayetlerin siyasi eğilimlerine paralel olarak üretildiği tezine de uygundur. Hem hadisçiler hem de tarihçiler rivayetlerin tarih içerisinde uğradığı değişim ve dönüşümde en etkili amilin siyasi eğilim ile iktidar olduğunda hem fikirdirler. İslam tarihi usulü açısından konunun bu yönüne dikkat çekmek gerekir.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.46.
Sakife’deki seçimi herkesin Hz.Ebu Bekir’den razı olduğu ve Hz.Peygamber’den nassla da bunun sabit olduğu şşeklindeki bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir.1 Toplantıdaki gerilimi anlamak için iki büyük sahabi arasındaki söz düellosunu burada aktarmak istiyoruz. Hz.Ebu Bekir’e biat edilirken Sad b.Ubade hasta yattığı için Ensar’dan bazılarının dikkatli davranılıp çiğnenilmemesi konusunda uyarılınca, Hz.Ömer,’’Bırakın Allah onu gebertsin o münafıktır.’’ Demiş 2 sonra da başına dikilip,’’Senin bütün uzuvlarını parçalamak isterdim’’ demişti. Bu sırada Sad’ın Hz.Ömer’in sakalını yakalayıp çekmesi üzerine Hz.Ömer,’’Sakalımdan bir kıl bile yolarsan, ağzındaki bütün dişlerini dökerim’’ demiş, buna karşın Sa’d,’’Ayağa kalkarsam sen ve arkadaşların kaçacak delik arayacaklar. Seni kavminin yanına (Mekke’ye) göndereceğim’’ demişti.3 Ortalığın gerilimi sebebiyle kendisi de Ensar’dan olan Hubab b.Münzir kızgınlıkla Ensar’a hitaben,’’İleride çok muhtaç hale geleceksiniz, ancak Muhacirler size su bile vermeyecekler.’’ Demiş ve kılıcına davranmıştı. Onu zor sakinleştirmişlerdi.4
Bu toplantı, Hz.Peygamber sonrası hayata intibakın zorluğunun ilk göstergesi oldu ve dahası İslam toplumunun ilk ayrışmasının başlangıcı oldu denilebilir.5 Bu sebeple sahabe toplumunun model bir toplum değil, belki ibret alınabilecek bir toplum olduğunun da en önemli göstergelerinden sayılabilir.6 Ancak ridde olaylarının hızlanması hilafet tartışmalarını gündemden düşürmüştür.
1. Ağırakça, 64.
2. Taberi, II, 244.
3. Taberi, II, 244.
4. Vakıdi, 27.
5. Taberi, II, 237.
6. Akbulut, 345.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.54-55.
Doğrusu anlaşılan şudur ki: Hz.Ebu Bekir Sakife toplantısında kullandığı,’’İmamlar Kureyş’tendir’’ sözünü, Hz.Peygamber’den bir hadis olarak değil, sadece karşı tarafı ikna için o dönemin gerçeklerini ortaya koymak için sarf etmiştir.1 Fakat bu söz, zamanla hadis hüviyetine dönüşmüştür. Onun sözü şu idi,’’Araplar ancak Kureyşli birine itibar eder.’’2 Bu Hz.Ebu Bekir’in bir kanaati idi. O, Arapların ancak bir Kureyşliye itaat edeceklerini düşünüyordu.3 O dönemde Arapların ancak bir Kureyşliye itibar etmesi düşünülse de ve bu söz, o çağ için doğru olsa da daha sonraları aynı ilkenin halife seçilebilmenin olmazsa olmaz şartı olarak kabul edimesi yanlıştır.
Şayet böyle bir hadis olsaydı, Ensar böyle bir toplantı yapmaz, Hz.Ebu Bekir’in halifeliğine itiraz etmez ve tartışmazlardı. Sonuç olarak Allah hiçbir kavmi kıyamete kadar insanları yönetsin diye yaratmamıştır. Kureyş’in dünyaya lider olacağına ne ayet ne de hadis vardır.4 Bu konuda buna benzer uydurma şu hadisleri de bulmak mümkündür,’’Halifelik Kureyşlilerde, ezan ise Habeşlilerdedir.’’,’’Kim Kureyşin alçalmasını isterse, Allah onu alçaltır.’’6
1. Muhammed Ebu Zehra, İslam Siyasi ve İtikadi Mezhepler Tarihi, çev: Abdulkadir Şener, İstanbul 1983, 96.
2. Vakıdi 23.
3. Akbulut,77.
4. Hamidullah, 1944; Hatiboğlu, 36; Demirci, 247 vd.
5. Suyuti, 9.
6. Tirmizi, Menakıb, 90.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.58-59.
‘’Bilin ki, Allah’a yemin olsun ki, ok çantamdaki oklarla sizi vurmadan, oklarım tükenmeden, süngümün ucunu kana bulamadan, elimdeki kılıcımla sizi vurmadan, taraftarlarımla beraber sizinle savaşmadan biat etmeyeceğim. Yemin olsun ki cinler ve insanlar dahi sizin yanınızda toplansalar halimi Allah’a arz etmeden ve hesabımı ona sunmadan size biat etmeyeceğim.’’
Bu sözler, öncü sahabilerden Sad b. Ubade’nin ne kadar kırıldığını ve bir anlamda Sakife toplantısı sırasında onuruyla oynandığının ifadesi olsa gerektir. Ancak onun muhalefeti kavmi kendisine tabi olmayınca etkili olmadı. Hz.Ebu Bekir tarafından zorla biat alınması ve cezalandırılması düşünülse de, araya giren Ensar’dan bazılarının tavsiyesi ile üzerine gidilmedi, sorun büyütlmedi, ancak işi büyütürse öldürüleceğine dair tehdit edildi.1
1. Taberi, II, 244.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.69.
Esasen Hz.Ebu Bekir’in özet olarak,’’Bu şahıs malı değildir. Mülkiyeti değil, kullanım hakkı Hz.Peygamber’in mirasçılarının bu maldan istifade edebileceğini, ancak mülkiyetin onlara devredilemeyeceğini bildirmiştir. Nitekim bu sebeple Hz.Ebu Bekir, bu maldan Hz.Peygamber’in hanımlarına ve mülkiyet talebinde bulunan Hz.Fatıma’ya vermediği gibi, kendi kızı Hz.Aişe’ye de, aynı şekilde hiçbir şey vermemiştir.1
1. Buhari, Megazi, 14; Muslim, Cihat, 51.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.78.
Esasen Hz.Ebu Bekir’in yaptığı gayet normal birşeydir. Hz.Peygamber’den kalan bir eşya olmadığı gibi mescitteki hücreler de sağlığında hanımlarına verilmiş evlerdi. Bu durum da Hz.Fatıma da Hz.Ebu Bekir’den ev veya eşya istememekte, getirisi yüksek Fedek arazilerinin mülkiyetlerini talep etmektedir. Ancak bunlar, Hz.Peygamber’in emrine verilmiş özel mali bir kalem olup, sadaka kullanamadığı için ailesine, fakirlere veya devlet işleri için gereken yerlere kullanmaktaydı. Bu özel ayrılmış malın aileden birine devredilmesi hoş olmazdı. Ancak bunun Hz.Peygamber’in vefatı ile büyük üzüntüler içinde olan Hz.Fatıma’ya anlatılması zordu.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.79.
Hz.Peygamber’in uygulamalarında dinden çıktıkları için mürtedlere karşı bir savaşını göremiyoruz. O dönemde dinden dönen bazı kimseler oldu. Ancak bunlar irtidatları sebebiyle öldürülmediler. Dinden çıkmış olanlar öldürülecek diye bir hüküm olsaydı, Hz.Peygamber döneminde mürted olup, daha sonra Mekke fethinde yakalanan Abdullah b. Sad b. Ebi Serh’i Hz.Peygamber’in öldürmesi gerekirdi. Ancak Hz.Peygamber, ilk başta kendisinin ve Müslümanlar aleyhine ağır laflar ettiği için içtihaden öldürülmesine karar verdiği bu şahsı, aracılık yapan Hz.osman’ın ricasıyla öldürmemiştir.1 Eğer mürtedlerin öldürülmesi gibi kesin bir İslami kural olsaydı, Hz.Peygamber bunu uygulamadan kaçar mıydı? ‘’… kızım Fatıma bile olsa elini keserdim.’’2 diyen Hz.Peygamber’in aracılar (Hz.Osman) yüzünden İslam’ın kesin bir uygulamasından kaçındığını söylemek doğru olmasa gerektir.
1. Vakıdi, Megazi, 856.
2. Buhari, Hudud, 10.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.93.
İşin ilginç yönü; mürtedlerden öldürülenler için;’’Hak ettikleri için öldürüldü.’’ Şeklinde izah yapan bazı müellifler, Hz.Ebu Bekir’in bu uygulamalarını da onun hikmet-i siyaset (!) ve affeddiciliği açısından övmektedirler.1 Tutarlı olmak gerekir. Eğer mütedlerin öldürülmesi İslam’ın bir ilkesi (!) ise, bunu Hz.Ebu Bekir’in çiğnemeye hakkı var mıdır? Yok ise bunu affedicilikle açıklamak ne kadar doğrudur? Hem mürtedin öldürülmesi gerektiğini savunup, sonra da öldürülmeyenleri Hz.Ebu Bekir’in affediciliği ile övmek tutarsızlıktır. Bu uygulamalarda belli bir ilkenin olmaması, eleştirilmesi gerekirken, nedense övülecek bir şeymiş gibi aktarılması şaşırtıcıdır. Hz.Ebu Bekir’in yakarak öldürttüğü Fucae konusunda da,’’Keşke onu kolaylıkla öldürmüş veya kolaylık göstererek serbest bırakmış olsaydım.’’dediği nakledilir.2 Buradan da cezanın bir ilkeye göre verilmediği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Çünkü bu ifadeye göre serbest bırakılması mümkün bir adamın neden öldürüldüğü/yakıldığı izah edilemez.
1. Sallabi, 281.
2. Taberi, 2, 353.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.94.
Mürtedin öldürülmesinin İslami bir emir olmadığı düşüncemizi konuyu net olarak özetleyen bir alıntı ile desteklemek istiyoruz:
Kur’an’da (mürtedin öldürüleceğine dair) bir hükmü bulmak mümkün değildir. Ebu Hanife de Hz.Peygamber’in savaşta öldürülen bir kadın için ‘’Bu savaşmaz ki…’’ifadesinden hareketle:’’Dininden dönenin öldürülmesi –dinden dönme- eylemine değil, savaş açma eylemine bağlıdır., bu sebeple kadınlar öldürülemez; çünkü onlar savaşmazlar’’ dediği aktarılır.1 Her dinden dönen erkek de Müslümanlara karşı savaşma karar ve eylemi içinde olmadığına göre,’’Dinden dönen kim olursa olsun, Müslümanlara karşı savaşmadıkça öldürülemez.’’ Hükümünü İslam’a ait göstermek daha doğru olacaktır. Bir dinin, hem ‘’Dinde zorlama yoktur’’ deyip hem de insanları Müslüman olmaları veya İslam’da kalmaları için zorlayacağı düşünülemez.2
1. Bkz.İrfan İnce,’’Ridde’’,DİA.
2. Hayrettin Karaman,’’Dinden dönen öldürülür mü?’’ Yeni Şafak, 11 Eylül 2009.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s. 94-95.
Sonuçta Hz.Ebu Bekir döneminde Ridde savaşları adıyla meşhur savaşlardan ‘’İslam’dan dönen öldürülür.’’ Hükmünün çıkarılması mümkün değildir. Bu harplerde savaşılan düşmanın bir kısmı Müslüman olup zekat vermiyordu. Ancak buna rağmen savaş açılmasının en önemli sebebi Hz.Ebu Bekir’in zekat vermemeyi dini bir eksiklik değil, siyasi bir ayrılış anlamında yorumlamasından kaynaklanmıştı.1 Onun bu yorumunu bütün Arapların hayrı anlamında doğru ve isabetli bir tespit olarak değerlendirmek mümkündür.2 Komutanlarına yönelik söylediği, ‘’Teslim olup zekat verirlerse geri dön.’’ Demesi bunun göstergesidir.3 O dönemde de bu durum böyle anlaşılmıştı. Bu sebeple siyasi birlikten ayrılmak isteyen bir Müslüman’a Amr b.As muhtemelen nankörlük ve itaatsizlik anlamında,’’Kafir oldunuz.’’ Demişti.4
1. Apak, 69.
2. Akbulut, 137.
3. Suyuti, 2, 110.
4. Taberi,2, 263.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.96.
Taberi’de geçen ve Hz.Ebu Bekir ‘in irtidat edenlere hitaben gönderdiği mektupta komutanlarına verdiği direktifler şu şekildedir:
Mürtedlerden Müslüman olmalarından başka hiçbir şeyi kabul etmeyin, İslam’a davet etmeden kimseyi öldürmeyin, İslam’a karşı gelenlere ise Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın, ele geçirdiğiniz herkesi şiddetle öldürün, zafer kazandığınızda onları her çeşit usülle silahla ve ateşte yakmak suretiyle öldürün, ayrıca mallarını, kadın ve çocuklarını ganimet olarak alın.1
Bu savaşlar sırasında yukarıda emrettiği gibi Hz.Ebu Bekir’in, bazı şahısları yaktırması olaylarından bahsedilir. Benzer şeyleri Hz.Ebu Bekir’in komutanı Halid b. Velid de yapmıştır. O, irtidat edip Müslümanlara saldırarak katledenlere2, misliyle ceza verip organlarını kesmiş, yakmış3, taşlayarak öldürmüş, yüksek tepelerden uçurumlara veya kuyulara atmıştır4. Bu uygulamaları İslami açıdan kabul etmek mümkün değildir.
1. Vakıdi, 42; Taberi,2, 259.
2. İbn Kesir, 5,17.
3. Belazuri, Futuh, 106-107.
4. Taberi, 2,265; İbnu’l-Esir, 2, 350.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.96-97.
Ayrıca Hz.Ebu Bekir dönemi ridde haraketlerini incelerken, İslami kurallarla uyuşmayan birçok örnek bulmak mümkündür. Bunlardan biri: Yemen taraflarındaki En-Nüceyr kalesindeki bazı kadınların Hz.Peygamber’in vefatına sevinip1 onun aleyhinde şiirler söylemesi sebebiyle Hz.Ebu Bekir’in emriyle ellerinin ve ayaklarının kesilmesidir.2 Taberi, söküldüğünü duyunca,’’Keşke öldürseydiniz, ancak iki ceza verilemez.’’dediğini aktarır.3 Bilindiği gibi el kesme olayı hırsızlık suçu gerektirir. Bunlar ise Hz.Peygamber’in vefatına sevinmişlerdir. Ancak nedense onlara böyle bir ceza uygun görülmüştür. Bu tür cezalandırmalar, Cahiliyye geleneğinden kalan İslam’ın kabul etmesinin mümkün olmadığı alışkanlıklardır.
1. Dineveri, Uyunu’l-Ahbar, Kahire 1996,3,116.
2. Belazuri, Futuh, 111.
3. Taberi,2,305.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.97.
Her olaydan bir mucize üretmeyi adet edinen raviler, bu oalyı da kullanarak bir mucize (!) ortaya koymuşlardır. Buna göre Hz.Peygamber bir gün Ümmü Zimi Hz.Aişe’nin yanında iken girmiş ve ‘’Aranızdan biriniz Ha’veb köpeklerini havlatacak.’’demiştir. Sonuçta Ümmü Ziml Selma da Ha’veb bozguncularını toplayıp savaşmıştı.1 Bu anlatıma göre; bu olayı önceden Hz.Peygamber haber vermiş olmaktadır. Bu rivayetin hangi amaçlarla üretildiği, verilen yer isminden rahatça anlaşılmaktadır. Cemel Savaşı öncesi Basra yolunda Hz.Aişe, Ha’veb suyu başında köpek havlamalarını duyunca Hz.Peygamber’in söylediği belirtilen,’’Keşke Ha’veb köpeklerinin hanginize uluyacağını bilseydim.’’ Şeklindeki uyarısını hatırlamış ve oradan dönmek istemiş, ancak 40 kişi gelerek başında bulundukları suyun Ha’veb suyu olmadığına dair yemin edince, geri dönmekten vazgeçmişti.2
1. Taberi, 2, 265.
2. Tarberi,3, 11-18.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.103.
Hz.Ebu Bekir döneminde Fucae’nin yakılması olayı1 ile birlikte orduların genel komutanı Halid b. Velid’in mürtedleri yaktırdığı bilgilerine de sahibiz.2 Halid, komutanlarına,’’Ezan sesi duymazsanız yürüyün her türlü işkence ile öldürün ve yakaladığınızı yakın’’ emrini verdi.3 Yine Halid b. Velid’in, Süleymanoğullarından bazılarını yakaladıktan sonra ahırlara doldurup yaktırdığı anlatılır.4 Ayrıca Hz.Ebu Bekir’in gönderdiği bir görevlisine,’’Yakaladığınızda öldürün sonra yakın.’’dediği onların yakalayacakları şahsı ölmüş bulmaları üzerine kabirden çıkarıp ölüsünü yaktıkları belirtilir.5 Halid’in mürtedleri yaktığı Hz.Ebu Bekir’e bildirilince görevden almamış,’’Allah’ın çektiği kılıcı kınına sokmam’’ demişti. Hz.Ali döneminde Hz.Ali’nin komutanının da Muaviye’nin bir görevlisini yaktırdığını6, ayrıca Hz.Ali’nin halifeliği sırasında bir grubu yaktırttığını öğreniyoruz.7 Yine Muaviye’nin valisi, Hz.Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’i Mısır’da eşek derisi içinde yaktırmıştı.8 Ayrıca buna benzer Araplar arasında eskiden beri yakarak öldürmenin yaygın olduğunun örnekleri verilebilir.9
1. Vakıdi, 46.
2. Belazuri, Futuh, 142.
3. Taberi,2, 272-273.
4. İbn Hayyat, 130.
5. İbn Kesir, 5, 21.
6. Belazuri, Futuh, 107.
7. Buhari, Fiten, 8.
8. Buhari, Cihat, 148.
9. Belazuri, Futuh, 229.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s. 107.
Bütün bu aktardığımız nakiller, eskiden beri bölgede yakma ile cezalandırmanın olduğunu göstermektedir.1 Nitekim Hz.Peygamber de neredeyse böyle bir yanlışa düşecek iken sonradan bundan vazgeçmiştir.2 Hz.Ebu Bekir ise İslam’da kabul edilmeyen böyle bir uygulamayı –daha sonra vefatı sırasında Halid tarafından yapılmasına izin vermiştir. Dahası yakma işlemi3 ile birlikte Halid, suçluları Müslümanlara yapılanların benzeri olarak dağlardan uçurumlara fırlattırmış4, kuyulara atmış, taşla ezmiş, okla dağlamıştır.5 Anlaşılan şu ki; Arap örfü bütünüyle terk edilmemiş ve adeta örfi yargı bu dönemde uygulanmıştır.6
1. İsrafil Balcı, Mürtedlerin Yakılarak Öldürüldüğüne Dair Rivayetlerin Tahlili,’’Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,4,(2006), sayı,1.
2. İbn Hişam, 5, 134.
3. İsrafil Balcı, Mürtedlerin Yakılarak Öldürüldüğüne Dair Rivayetlerin Tahlili, s.34.
4. İbn Miskeveyh, Tecaribu’l-umem, Beyrut 2003,1, 184.
5. Buhari, Muharibin, 1.
6. Sallabi, 201.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.108.
Halid’in fethettiği yerlerde lider ailesi veya kızlarıyla evlilik konusundaki arzusu tarihen bilinen bir gerçektir. Malik’in hanımı, güzelliği ile bilinen bir kadın idi.1 Malik, öldürüleceğini anlayınca, karısına dönüp,’’Senin güzelliğin yüzünden öldürülüyorum.’’dediği,2 bunu duyan Hz.Ömer’in Halid’e hitaben,’’Ey Allah düşmanı! Bir Müslüman’ı öldürdün, hanımının üzerine atladın. Seni taşlayarak öldüreceğim.’’ Dediği belirtilir.3
1. Vakıdi, 59.
2. Vakıdi, 59.
3. Taberi,2,274; Zehebi, Tarih,3,34.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.116-117.
Halid’in bu evlilik arzusu daha sonra da devam etmiştir. Örneğin; Müseylime’yi yendikten hemen sonra ona tabi olan liderlerden Müccaa’yı sıkıştırarak kızıyla alelacele evlenmiş ve zifafa girmiştir. Bunu duyan Hz.Ebu Bekir, ona bir mektup göndererek:
‘’İçlerinde 700’ü Kur’an hafızı, 1200 Müslümanın kanı kurumamışken, nedir sendeki kadın düşkünlüğü? Bu yaptığın iş, Malik b. Nüveyre olayında yaptığına benziyor.’’
Demek zorunda kalmıştır.1 Ona bu ithamı (karı düşkünü) söyleyen sahabidir ve halifedir. Halid benzer bir şekilde Dumetu’l-Cendel’i ele geçirince oradaki lider Cudi’nin güzelliği ile bilinen2 kızıyla da evlenmiştir.3 Buna rağmen daha sonra Halid’in bu fiilinin halife tarafından bu kadını (Malik’in hanımını) boşaması istenmediği için normal olabileceği şeklinde savunulmaktadır.4 Halbuki artık onun boşatılması bir anlam ifade etmediği gibi yaptığı yanlışı da düzeltmeyecektir.
1. Yakubi, 2, 17; Vakıdi,82; Taberi,2,284.
2. İbnu’l-Esir,2,396.
3. Taberi,2,325.
4. Fayda, 272.
Prof.Dr.Mehmet AZİMLİ, Dört Halifeyi Farklı Okumak-1 Hz.Ebu Bekir,s.117.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder