Müellif çağdaş İslami hareketleri temelde üçe ayırıyor: gelenekçilik, ıslahatçılık ve modernizm. Hareketleri bu sınıfların altına yerleştiriyor. Bu sınıflandırma büyük çoğunlukla hareketleri kapsasa da herhangi bir başlık altına girmediği için dışarıda kalan da var.
İslam Dünyasında İhya Hareketleri
İhyacı hareketlerin ortak noktası Kur’an ve Sünnet yolundan saptığı düşünülen ümmeti bu yola geri döndürmek. Müslümanların kültürel, iktisadi ve ekonomik bir istila altında kalması, batının teknik, ekonomik gelişmişliği, oryantalizmin ve misyonerlik faaliyetlerinin Müslüman özgüvenini tehdit etmesi bu hareketi ortaya çıkaran temel nedenler.
İlk İslamcı muhitlerdeki temel meseleler: 1) ilk kaynaklara dönüş, 2) terakki için içtihat, 3) Batı’dan faydalanma, 3) Tasavvufa çift taraflı bakış, 5) eğitimde reform, 6) İslam birliği, 7) şuraya dayalı yönetim, 8)yazılı üretim
Osmanlı İslamcılığı ve Sonrası
Siyasette katılımcılık içeren düşüncelerini 2. Abdülhamid devrinde seslendiremediler. Fikir hareketi olarak daha çok 2. Meşrutiyetten sonra kendini ifade imkânı buldu. İttihat ve Terakkinin Türkçü çizgiye kayması, bazı Müslüman milletlerin Osmanlı’ya isyanı ve 1. Dünya Savaşı sonrasındaki kayıplar sonrasında İslamcıların siyasi alanda pek etkisi kalmadı ama büyük bölümü milli mücadeleye destek verdi. Cumhuriyet sonrasında kimisi muhalif olarak yurtdışına gitti kimisi de devletle uzlaştı ve çeşitli görevler aldı, kimisi de uzlete çekildi. 1925-1950 arasında mesailerini daha çok ibadet ve ahlak gibi konulara harcadılar. Demokratik gelişmelerle birlikte birikimi sosyal hayata taşıma imkânı belirdi. Sonrasında yabancı dillerden eserler çevrilmeye başlandı.
İslam Dünyasında İhya Hareketleri
İhyacı hareketlerin ortak noktası Kur’an ve Sünnet yolundan saptığı düşünülen ümmeti bu yola geri döndürmek. Müslümanların kültürel, iktisadi ve ekonomik bir istila altında kalması, batının teknik, ekonomik gelişmişliği, oryantalizmin ve misyonerlik faaliyetlerinin Müslüman özgüvenini tehdit etmesi bu hareketi ortaya çıkaran temel nedenler.
İlk İslamcı muhitlerdeki temel meseleler: 1) ilk kaynaklara dönüş, 2) terakki için içtihat, 3) Batı’dan faydalanma, 3) Tasavvufa çift taraflı bakış, 5) eğitimde reform, 6) İslam birliği, 7) şuraya dayalı yönetim, 8)yazılı üretim
Osmanlı İslamcılığı ve Sonrası
Siyasette katılımcılık içeren düşüncelerini 2. Abdülhamid devrinde seslendiremediler. Fikir hareketi olarak daha çok 2. Meşrutiyetten sonra kendini ifade imkânı buldu. İttihat ve Terakkinin Türkçü çizgiye kayması, bazı Müslüman milletlerin Osmanlı’ya isyanı ve 1. Dünya Savaşı sonrasındaki kayıplar sonrasında İslamcıların siyasi alanda pek etkisi kalmadı ama büyük bölümü milli mücadeleye destek verdi. Cumhuriyet sonrasında kimisi muhalif olarak yurtdışına gitti kimisi de devletle uzlaştı ve çeşitli görevler aldı, kimisi de uzlete çekildi. 1925-1950 arasında mesailerini daha çok ibadet ve ahlak gibi konulara harcadılar. Demokratik gelişmelerle birlikte birikimi sosyal hayata taşıma imkânı belirdi. Sonrasında yabancı dillerden eserler çevrilmeye başlandı.
1. Bölüm: Gelenekçilik
Temel özellikleri: 1) gelenek kutsaldır, saygıyı hak eder, 2) gelenek daimi olduğundan mensuplarına özgüven katar, 3) mensupları arasında bağlar kurar, 4) ortak kimlik şuuru ortaya çıkarır, 5) değişim, gelişim, modernlik vs şüpheyle karşılanır, 5) sabit ve donuk görünseler de intibak edebilme esnekliğine sahiptirler, 6) hızlı toplumsal değişimlerde bir fren vazifesi görürler, 7)geleneğin ihmali durumunda müeyyideler uygulayabilme özelliğine sahiptirler.
Burada üç ana gelenekçi akım ele alınmış: Selefiyye gelenekçiliği, medrese gelenekçiliği ve tarikat gelenekçiliği. Selefiyye gelenekçiliğinin temelinde hadis, medreseninkinde fıkıh, tarikatındakinde de tasavvuf var. Gelenek kritik edilemez. Gelenek muhafaza edilmelidir. Liderlerin unvanları ve özel giysileri olabilir. Silsile vazgeçilmezdir. Bu silsile selefiyye gelenekçiliğinde rivayet senetleriyle, medrese gelenekçiliğinde mevcut ulemanın ilk fakih sayılan Hz Muhammed’e bağlanmasıyla, tarikat gelenekçiliğinde ise mevcut şeyhlerin tarikat pirine, onun da ilk sufi şeyh sayılan Hz Muhammed’e bağlanmasıyla oluşturulur. Hiyerarşik düzen önemlidir. Bu, selefiyyede selefi salefi salihin, tebeü’t tabiin.. ile; medresede mutlak müçtehit, mezhepte müçtehit vs ile; tasavvufta da mürid, mürşid, ricalül gayb vs ile oluşturulur. Metin merkezcidirler. Erkek egemen bir yapı sergilerler(tarikat gelenekçiliği biraz daha toleranslı)
Temel özellikleri: 1) gelenek kutsaldır, saygıyı hak eder, 2) gelenek daimi olduğundan mensuplarına özgüven katar, 3) mensupları arasında bağlar kurar, 4) ortak kimlik şuuru ortaya çıkarır, 5) değişim, gelişim, modernlik vs şüpheyle karşılanır, 5) sabit ve donuk görünseler de intibak edebilme esnekliğine sahiptirler, 6) hızlı toplumsal değişimlerde bir fren vazifesi görürler, 7)geleneğin ihmali durumunda müeyyideler uygulayabilme özelliğine sahiptirler.
Burada üç ana gelenekçi akım ele alınmış: Selefiyye gelenekçiliği, medrese gelenekçiliği ve tarikat gelenekçiliği. Selefiyye gelenekçiliğinin temelinde hadis, medreseninkinde fıkıh, tarikatındakinde de tasavvuf var. Gelenek kritik edilemez. Gelenek muhafaza edilmelidir. Liderlerin unvanları ve özel giysileri olabilir. Silsile vazgeçilmezdir. Bu silsile selefiyye gelenekçiliğinde rivayet senetleriyle, medrese gelenekçiliğinde mevcut ulemanın ilk fakih sayılan Hz Muhammed’e bağlanmasıyla, tarikat gelenekçiliğinde ise mevcut şeyhlerin tarikat pirine, onun da ilk sufi şeyh sayılan Hz Muhammed’e bağlanmasıyla oluşturulur. Hiyerarşik düzen önemlidir. Bu, selefiyyede selefi salefi salihin, tebeü’t tabiin.. ile; medresede mutlak müçtehit, mezhepte müçtehit vs ile; tasavvufta da mürid, mürşid, ricalül gayb vs ile oluşturulur. Metin merkezcidirler. Erkek egemen bir yapı sergilerler(tarikat gelenekçiliği biraz daha toleranslı)
2. Bölüm: Islahatçılık:
Müellif ıslahatçıları kültürel ıslahatçılar ve siyasal ıslahatçılar olarak ikiye ayırıyor. Bunların ortak özellikleri var: 1) ıslahatın hedefi (kabahat islam’da değil Müslümanlarda, Müslümanları düzeltmek lazım), 2) dini geleneğe bakış (gerilemede yanlış geleneklerin rolünün olduğu düşünüldüğünden onun korunmasına öncelik verilmez. Yine de pratik fayda görmedikleri için çok derin bir gelenek eleştirisi getirmezler.) 3) Batılılaşma ve moderniteye yaklaşım (batılılaşma ve modernizm eleştirisi çok güçlüdür.) 4) temel kaynak ve referanslarda nakil-akıl dengesi gözetilmeye çalışılır. 5) sürekli bir faaliyet, dinamizm ve teşkilatçılık göze çarpar. 6) Faaliyetler ve amaçlar dini, ilmi meseleler ile ilgili olmaktan ziyade siyaset, ekonomi, eğitim-öğretim, basın-yayın odaklıdır. 7) faaliyet alanı dolayısıyla entelektüel birikim gerektiğinden kadroları genelde elit bir tabaka oluşturur. 8) gelenekçilere nazaran daha sıkı disiplin, katı hiyerarşi ve daha resmi ilişkiler vardır. 9) gelenekçilere göre kadınların faaliyetlere daha geniş katılımı görünür. 10) liderliğe yükselmede dini tahsil bir kriter olarak çok önem teşkil etmez.
Kültürel Islahatçılık başlığı altında Nurculuk, Süleymancılık, Nedvetül Ulema ve Medresetül Islah, Muhammediye işlenmiş. Siyasal Islahatçılık başlığı altında ise İhvanı Müslimin, Seyyid Kutub ve radikalleşme, diğer ülkelerde İhvan’ın durumu, Cemaati İslami, Hizbuttahrir, Hizbullah, Ensarullah başlıkları işlenmiş.
Müellif ıslahatçıları kültürel ıslahatçılar ve siyasal ıslahatçılar olarak ikiye ayırıyor. Bunların ortak özellikleri var: 1) ıslahatın hedefi (kabahat islam’da değil Müslümanlarda, Müslümanları düzeltmek lazım), 2) dini geleneğe bakış (gerilemede yanlış geleneklerin rolünün olduğu düşünüldüğünden onun korunmasına öncelik verilmez. Yine de pratik fayda görmedikleri için çok derin bir gelenek eleştirisi getirmezler.) 3) Batılılaşma ve moderniteye yaklaşım (batılılaşma ve modernizm eleştirisi çok güçlüdür.) 4) temel kaynak ve referanslarda nakil-akıl dengesi gözetilmeye çalışılır. 5) sürekli bir faaliyet, dinamizm ve teşkilatçılık göze çarpar. 6) Faaliyetler ve amaçlar dini, ilmi meseleler ile ilgili olmaktan ziyade siyaset, ekonomi, eğitim-öğretim, basın-yayın odaklıdır. 7) faaliyet alanı dolayısıyla entelektüel birikim gerektiğinden kadroları genelde elit bir tabaka oluşturur. 8) gelenekçilere nazaran daha sıkı disiplin, katı hiyerarşi ve daha resmi ilişkiler vardır. 9) gelenekçilere göre kadınların faaliyetlere daha geniş katılımı görünür. 10) liderliğe yükselmede dini tahsil bir kriter olarak çok önem teşkil etmez.
Kültürel Islahatçılık başlığı altında Nurculuk, Süleymancılık, Nedvetül Ulema ve Medresetül Islah, Muhammediye işlenmiş. Siyasal Islahatçılık başlığı altında ise İhvanı Müslimin, Seyyid Kutub ve radikalleşme, diğer ülkelerde İhvan’ın durumu, Cemaati İslami, Hizbuttahrir, Hizbullah, Ensarullah başlıkları işlenmiş.
3. Bölüm: Modernizm
Temel tezi Müslümanların karşı karşıya olduğu problemlere İslamiyetin çözümler getirmeye kadir olduğu ama bunun için dinin temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’e dayanılması ve onun ışığında oluşturulan mirasın da ilmi ve rasyonel bir süzgeçten geçirilmesi gerektiği şeklindedir. Onlara göre asıl sorun İslam diye bugüne gelen dindir. Aklı ön planda tutarlar. İcraat yerine söz ve yazı ön plandadır. Gevşek bir organizasyon var. Üyelerden çok gevşek bir sempatizanlar ağından bahsedilebilir. Bu karakter siyasal olmaktan çok kültürel bir hüviyet taşımasının nedenidir. Öncüler daha çok akademik ilahiyat eğitimi almış, sosyal bilimleri formasyonuna sahip, felsefi birikimleri yüksek kişilerden oluşur.
Müellif İslam modernizmini metinselci olan ve tarihselci olan olarak ikiye ayırıyor. Tarihselciler Kur’an’ın indiği tarihsel şartları görmeden yapılan metinselci modernizmi eleştirmekte. Hükümlerin sebeplerini anlayabilmek için dönemin şartları göz önünde bulundurulmalı.
İslam modernizmine yönelik yapılan eleştirel tespitler:
- Kur’an ayetlerinin geleneğe dayanmadan yorumlanması ve içtihada malzeme yapılması keyfi ve sübjektif hüküm ve fetvalara meydan vermektedir. Metodolojik ve ahlaki tutarlılık aramadan söz söylenebilmektedir.
- Modernizm doğruya ulaşmak için değil de Batılı değerlerin ve çağdaşlığın gereklerini yerine getirmek için uğraşmaktadır.
- Modernistlerin çözmeye uğraştığı sorunlar oryantalistlerin sorun diye ortaya koyduklarıdır.
- Modernist seslerin Avrupa ve Amerika’dan yükselmesi kuşkucu bir istifhama sebep olmaktadır.
- Gelenek sorgulamasının sınırları belli olmadığından üzerlerindeki kuşku hiç kalkmamıştır.
- Bazılarının din aleyhtarı çevrelerle yakınlığı, dini hayatlarındaki gevşeklikler Müslüman kamuoyunun genel olarak tepkisini çekmektedir.
- İslam dünyasında tesirini artıracak meşru bir otoritesi ve yüksek bir itibarı bulunmamaktadır.
Temel tezi Müslümanların karşı karşıya olduğu problemlere İslamiyetin çözümler getirmeye kadir olduğu ama bunun için dinin temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’e dayanılması ve onun ışığında oluşturulan mirasın da ilmi ve rasyonel bir süzgeçten geçirilmesi gerektiği şeklindedir. Onlara göre asıl sorun İslam diye bugüne gelen dindir. Aklı ön planda tutarlar. İcraat yerine söz ve yazı ön plandadır. Gevşek bir organizasyon var. Üyelerden çok gevşek bir sempatizanlar ağından bahsedilebilir. Bu karakter siyasal olmaktan çok kültürel bir hüviyet taşımasının nedenidir. Öncüler daha çok akademik ilahiyat eğitimi almış, sosyal bilimleri formasyonuna sahip, felsefi birikimleri yüksek kişilerden oluşur.
Müellif İslam modernizmini metinselci olan ve tarihselci olan olarak ikiye ayırıyor. Tarihselciler Kur’an’ın indiği tarihsel şartları görmeden yapılan metinselci modernizmi eleştirmekte. Hükümlerin sebeplerini anlayabilmek için dönemin şartları göz önünde bulundurulmalı.
İslam modernizmine yönelik yapılan eleştirel tespitler:
- Kur’an ayetlerinin geleneğe dayanmadan yorumlanması ve içtihada malzeme yapılması keyfi ve sübjektif hüküm ve fetvalara meydan vermektedir. Metodolojik ve ahlaki tutarlılık aramadan söz söylenebilmektedir.
- Modernizm doğruya ulaşmak için değil de Batılı değerlerin ve çağdaşlığın gereklerini yerine getirmek için uğraşmaktadır.
- Modernistlerin çözmeye uğraştığı sorunlar oryantalistlerin sorun diye ortaya koyduklarıdır.
- Modernist seslerin Avrupa ve Amerika’dan yükselmesi kuşkucu bir istifhama sebep olmaktadır.
- Gelenek sorgulamasının sınırları belli olmadığından üzerlerindeki kuşku hiç kalkmamıştır.
- Bazılarının din aleyhtarı çevrelerle yakınlığı, dini hayatlarındaki gevşeklikler Müslüman kamuoyunun genel olarak tepkisini çekmektedir.
- İslam dünyasında tesirini artıracak meşru bir otoritesi ve yüksek bir itibarı bulunmamaktadır.
• Modernizm Karşıtı Çağdaş Bir Akım Olarak Gelenekselcilik
Gelenek kadim ve kutsaldır. İlahi olanla irtibatlıdır. Batı modernizmle bu gelenekten büyük ölçüde kopmuştur. Kurucu isim Guenon eserlerinde farklı din, kültür ve medeniyetlerdeki ortak geleneksel özü keşfetmeye ve açıklamaya çalışmaktadır. Schuon’la birlikte dinlerin aşkın birliği tezi ortaya çıkar. Seçkinciler. Onlara göre insanlığın kurtuluşu maddi değil manevi gelişmeyle gerçekleşecektir. Belirli bir dine çağırmak yerine ortak ilahi geleneğe ve değerlere çağırıyorlar. Türkiye’de eserler çokça çevrilmesine rağmen genel bir sempati çevresi oluşmamıştır.
Gelenek kadim ve kutsaldır. İlahi olanla irtibatlıdır. Batı modernizmle bu gelenekten büyük ölçüde kopmuştur. Kurucu isim Guenon eserlerinde farklı din, kültür ve medeniyetlerdeki ortak geleneksel özü keşfetmeye ve açıklamaya çalışmaktadır. Schuon’la birlikte dinlerin aşkın birliği tezi ortaya çıkar. Seçkinciler. Onlara göre insanlığın kurtuluşu maddi değil manevi gelişmeyle gerçekleşecektir. Belirli bir dine çağırmak yerine ortak ilahi geleneğe ve değerlere çağırıyorlar. Türkiye’de eserler çokça çevrilmesine rağmen genel bir sempati çevresi oluşmamıştır.
Yazar bundan sonra Türkiye’deki radikal İslamcı akımları ve dini grup yapılarında meydana gelmesi muhtemel anlama ve temsil sorunlarını ele alıyor.
Şükrü Atsızelti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder