8 Haziran 2017 Perşembe

Dini Başa Çıkma Stratejileri \ Selda Dündar Alkan



DİNİ BAŞA ÇIKMA STRATEJİLERİ 



1. DİN, DİNDARLIK VE MANEVİYAT

      Araştırmacılar tarafından   sosyal ve psikolojik bir  olgu olarak dinin şu ana kadar üzerinde uzlaşılan bir tanımı yapılamamıştır.din psikolojisinin kurucusu sayılan  James’e göre din “tabiatüstü, ilahi ve kutsal bir varlık ile ilişkili olan inançların, tasavvurların, tecrübelerin, duyguların, işaretlerin, dilin ve davranışların bütünü” dür. (Hökelekli, 38) E. Fromm’a göre din “bir grup tarafından paylaşılan, o grup üyelerine kendilerin adayabilecekleri bir hedef sunan ve onlara ortak bir davranış biçimi veren sistemdir.” (Hökelekli, 40) 

      Ülkemizde yapılan akademik çalışmalarda ‘efradını cami ağyarını mani’ denilebilecek tarzda yapılan din tanımlarından biri de Yapıcıya aittir. O din ile psikososyal uyum arasındaki ilişkiyi araştırmaya müsait bir şekilde şöyle bir tanım ortaya koymuştur; “doğrudan veya dolaylı olarak,  ilahi veya kutsal olanla girişilen ilişkiler sonucunda etki ve sonuçları itibariyle, hem tek tek bireylere hem de topluma farklı düzeylerde, belli bir duyuş, düşünüş ve davranış kalıbı sunan, hayata bir anlam ve amaç vererek insanın varoluşsal kaygılarına çözüm üreten, mensuplarına belirli ve farklı bir kimlik duygusu temin ederek, bir mü’minler cemaati oluşturan sembolik bir sistem” (Yapıcı, 15)

      Dindarlığın dinden en önemli farkı, din sabit ilkelerden oluşurken, dindarlığın dinamik bir süreç olmasıdır. İnsan sayısı kadar dindarlıktan söz etmek mümkündür. Çünkü insanın dindarlığı; cinsiyeti, yaşı, yaşadığı kültürel ve sosyal çevre, ekonomik durumu ve eğitim durumu, medeni hali, mesleği, dini bilgi seviyesi, yaşadığı olaylar bütünü, kişilik özellikleri, zihinsel kapasitesi ile alakalıdır. Bütün bu etkenler bize insanın ne kadar dindar olduğuna değil nasıl bir dindar olduğuna dair bilgi verir. Buradan yola çıkarak dindarlık tipleri tanımları yapılmıştır. 

      Genel olarak dindarlık geleneksel/kurumsal ve formel dini yaşayış olarak, maneviyat ise varoluşa anlam veren bireysel inanç ve bağlanma olarak anlaşılmıştır. Dindarlık maneviyat arayışına göre daha inanç temelli ve daha durağandır. Maneviyat ise dindarlığa göre değişken bir yapı arz etmektedir.
Tahkiki dindarlık olgunlaşmış, otoriteye bağımlı olmayan, düşünme ve sorgulama sonucu oluşan dindarlıktır. Taklidi dindarlık ise gelenek düzeyinde benimsenen toplum merkezli bir dindarlıktır. Olamaktan çok görünmekle alakalıdır. Tahkiki dindarlık özerk dindarlık olarak , taklidi dindarlık ise itaat dindarlığı olarak ta tanımlanmıştır.  

      Dindarlığı sağlıklı ve patolojik olarak ele alan araştırmacılardan biri olan W. James’e göre sağlıklı dindarlık, iyimserliğe organik olarak eğilimlidir. Patolojik dindarlık ise acı çekmeye eğilimlidir. Tanrı, din ve hayata endişeyle bakılır ve onlar için keder bir yol arkadaşıdır. (Hökelekli, 82) A.Yapıcı tarafından yapılan bir sınıflamada dindarlar zihinsel açıdan; liberal, muhafazakar, dogmatik ve fanatik dindar tipleri olarak karşımıza çıkaralar. Liberal  ve muhafazakar dindarlık, James’in tanımındaki sağlıklı dindarlığa karşılık gelir. İkisinin de ortak noktası kişinin farkındalık sahibi olmasıdır. Dogmatik ve fanatik dindarlık ise patolojik dindarlık kategorisinde değerlendirilebilir. Bu ikisinin ortak noktası da zihinsel açıdan saplantılı, kendisinden başka görüşe tahammülü olmayan, çoğunlukla şiddete meyilli tiplerdir. (Yapıcı, 39)

2. RUH SAĞLIĞI

     Yapıcı  da ruh sağlığını ‘ferdin bedensel ve psikolojik açıdan kendisiyle, benimsediği inançları ve değer yargılarıyla, yakın ve uzak çevresinde aynı kültürü paylaştığı diğer insanlarla, kendisini kuşatan fiziksel dünyayla uyumlu ve barışık olması’ şeklinde tanımlamıştır. (Yapıcı, 46) Din-ruh sağlığı ilişkisini analitik bir bakış açısıyla ele alan Fromm otoriter dinlerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkilerken hümaniter dinlerin olumlu yönde etkilediğini söylemiştir. (Yapıcı, 48)

      Gerek din-ruh sağlığı ilişkisini ortaya koymak için amprik araştırma yapan araştırmacılar, gerek bu araştırmaları bir araya getirerek değerlendiren  ve teorik sonuçlar üreten araştırmacıların ortaya koyduğu  konu genel olarak dinin ruh sağlığı üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu yönündedir. Ancak   Kendler’in da metodik bir eleştiri olarak dile getirdiği gibi (Kayıklık, 289) burada dinin yaşanma biçimi olan dindarlığın kompleks yapısı daha net ifade edilmelidir. Dindarlık çeşitli boyutlarıyla ele alınmalıdır. Yani nasıl bir dindarlık ruh sağlığını olumlu etkiler ya da olumsuz etkiler başlığı altında araştırmalar yapılmalıdır.

3. BAŞA ÇIKMA

      Başa çıkma (coping) kelimesinin kökeni eski Yunanca’da yer alan ‘kolahos’ kelimesidir ve ‘karşılamak, karşı karşıya gelmek veya çarpmak’ anlamlarına gelir. (Eryılmaz, 20) İnsanların yaşamın sıkıntıları karşısında takındıkları duygusal ve davranışsal  tutumları incelemek binlerce yıldır filozofların, din adamlarının ve sanatçıların uğraşları olmuştur. Örneğin Platon, Sokrates’in ölümle karşı karşıya kaldığında dahi nasıl dimdik durduğunu örnek olarak anlatır. Modern çağda  psikolog ve psikiyatristler  de insanın stres ve kaygı durumlarında, hayatta bir şeyler ters gitmeye başladığında nasıl bir tepki verdiği ile ilgilenmişlerdir. 21.yy’ın ikinci yarısından itibaren ise başa çıkma teorileri adı altında ele almaya başlamışlardır. Dinin  başa çıkma sürecindeki  rolü  bu başlık altında araştırılan konulardan biridir.

   Lazarus ve Folkman, başa çıkmayı ‘zor zamanlarda sergilenen anlam arayışı’ olarak tanımlamışlardır. (Ayten, 38) Problem ve duygu odaklı başa çıkma tarzlarının dışında 2000’li yıllardan sonra bir de ‘ilişki merkezli başa çıkma’dan bahsedilmeye başlanmıştır. Bu çerçevede başa çıkma sürecinde tek kişinin çabalarının ötesinde grup dinamizmini de hesaba katan toplulukçu başa çıkma tarzları eklenmiştir. Bu tarz başa çıkmada empati ve başkasından gelebilecek sosyal destek üzerine yoğunlaşılmıştır. (Ayten, 18)

      İnsanların zor zamanlarında kullandıkları başa çıkma stratejilerini Özbay ve Şahin altı faktör altında toplamıştır:

  1.Aktif planlama: Değişik problem durumlarıyla başa çıkmak için daha aktif olarak bir şeyler yapma, doğrudan işleme başlama, aktif çabaları arttırma, eylem planları oluşturma, şuan üzerinde odaklanma, problem çözme sistematiği içerisinde olmayı içeren rasyonel adımlar ve yöntemleri kapsayan davranışlardan oluşmaktadır.

    2.Dış yardım arama: Sosyal desteğe başvurma iki açıdan söz konusu olabilmektedir. Bunlar somut çözüme yönelik dış yardım talebi ve duygusal dış yardım arama eğilimidir.Bu faktör yardım arama tutumlarının duygusal, bilişsel ve fiziksel boyutunu kapsayan davranışlardan oluşmaktadır.

    3.Dine sığınma: Bu faktör ilahi bir güce sığınmayı, dua etmeyi, dini ibadet ve inançlardan güç almayı vurgulamaktadır.

  4.Kaçma –soyutlama (Duygusal-eylemsel): Kaçma soyutlama iki boyutlu olarak faktöriyel yapıda yer almıştır. Bu maddeler kişinin stresle başa çıkma tutumlarını pasif anlamda durumdan kendisini soyutlama biçiminde ele almaktadır.

  5.Kaçma –soyutlanma (Biyokimyasal): Bu boyut duygusal–eylemsel kaçma ve soyutlamadan farklı ve pasif bir başa çıkma stratejisi olarak metabolizmada fizyolojik değişiklik yapma eğilimi şeklinde değerlendirilebilir. Sigara içme, alkol alma, ilaç kullanma ve uyuşturucuya  yönelme gibi araçlara başvurmaktır.

   6.Kabul-bilişsel yeniden yapılanma: Problemin kabul edilip kendince bilişsel olarak yeni çözüm yollarının aranmasıdır. Bu 6 faktör başa çıkmada kişisel olarak durumun değiştirilmesine yönelik bir işlemden çok kişinin bakış açısını vurgulamaktadır. (Kavas, 148)

4. DİNİ BAŞA ÇIKMA  

      Viktor E.Frankl, dinin kişiye manevi yardım eli uzattığını ve başka hiçbir yerde bulamayacağı bir güvenlik duygusu verdiğini,böylece kendini güvende hisseden bireyin de psikolojik rahatsızlıktan korunduğunu belirterek, dinin başa çıkma sürecindeki önemine işaret etmiştir. Son dönemde ise varoluşçu psikiyatrist İrvin Yalom, dinin müntesiblerine sorunlarla başa çıkma sürecinde güçlü bir birleştiricilik sunduğunu dile getirerek, başa çıkma sürecindeki teselli edici yönüne vurguda bulunmuştur.

      Hayatta   ölüm, doğal afet, başarısızlık gibi keder, kaygı ve stres sebebi olan herhangi bir sıkıntıyla yüz yüze kalan bireyin başına gelenleri imtihan dünyasının bir parçası olarak görüp sabretmesi;  çözüm için elinden geleni yaptıktan sonra Allaha tevekkül etmesi; her insanın hayatta bir takım sıkıntılarla karşılaşabileceğinin ve hiç kimsenin böyle bir durumdan uzak olmadığının bilincinde olarak alçakgönüllü davranması; başına gelenleri hayat şartlarını ve başkaları tarafından kendisine yapılan hataları ya da kötülükleri affetmesi; başkalarının durumuyla kendi durumunu karşılaştırarak her şeye rağmen haline şükredebilmesi; problemleri çözemediği durumlarda Allaha yönelerek ona yalvarması ve ondan yardım dilemesi; işlediği suç ya da günahtan dolayı pişmanlık duyarak bir daha işlemeyeceği hususunda Allaha söz vererek  iyi ve güzel olana yönelmesi anlamında tövbe etmesi dini başa çıkmanın unsurlarındandır. (Ayten, 42)

      Olumsuz dini başa çıkma, problemin varlığından ciddi bir şekilde rahatsız olmaktır. ‘ Böyle bir sorun niye var?, niye ben?, Hep beni mi bulur?’ gibi sorularla şekillenen  şerre yorma, ceza olarak algılama, şeytan işi olarak görme, uğursuzluğa yorma, kişiler arası dini hoşnutsuzluk, pasif dini erteleme, manevi hoşnutsuzluk …tarzındaki tepkiler olumsuz dini başa çıkmadır. Olumsuz  olayları Allah’ın cezalandırması veya gazabı olarak değerlendirme olumsuz ruh halinin oluşmasına ve stres düzeyinin artmasına sebep olmaktadır. (Ayten, 77) ‘Bunda da vardır bir hayır, görelim Mevla’m neyler neylerse güzel eyler, benden daha kötüleri de var, bu kadarına da şükür’ gibi ifadelerle şekillenen hayra yorma, Allah’ın kudretine yorma, dini odaklanma,dini arınma, manevi bağlantı, dini istikamet arayışı, dini dönüşüm, dini bağışlama …tarzındaki tepkiler de olumlu dini başa çıkmadır. (Eryücel, 252)

SONUÇ

      Din, gayesi insanın ruhi kurtuluşu olan, insanın hayatını anlamlandırma sürecindeki bütün ihtiyaçlarına  cevap verebilecek en etkili yönelim; insan hayatına yüksek seviyede anlam kazandıracak yegane kurumdur. Bir anlam kaynağı olarak her zaman insanın hayatında önemli bir yeri olan din üzerine  farklı bakış açılarıyla çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Bu tanımlamaların hepsi göz önüne alındığında söylenmesi gereken şey şudur ki; din, ne sadece bireysel ne de sadece sosyal bir olgudur. Din, insanı etkileyen ve yönlendiren, fiziki ve ruhi sağlığa ulaştıran  psikososyal bir olgudur. 

      Din, insan hayatına yön veren ilkeler bütünü olarak öznel bir gerçeklik iken, dindarlık ise dinin hayata geçirilerek yaşanan halidir. Dindarlık; bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olarak insanı kuşatan çok boyutlu bir yapı teşkil eder. Bu çok boyutlu yapı bilim adamlarını farklı dindarlık tipleri tanımlamaya götürmüştür. Dindarlık tiplerinin gerek fert fert gerek toplumun ruh sağlığıyla bir şekilde ilişkisi vardır. Sıkıntılı ve stresli olarak değerlendirilen durumlarda, insanların içsel istekleri ve dışsal şartları idare etmek için kullandıkları düşünce ve davranışlar bütünü olan başa çıkma insanın ruhi dengesini korumada kullandığı bir savunma mekanizmasıdır. Araştırmalar dinin başa çıkma sürecinde kullanılan en önemli faktörlerden bir olduğunu ve dinin tezahürü olan dindarlık tipinin de kullanılan stratejiyi belirlediğini ortaya koymuştur.

      Dinin başa çıkma sürecinde aktif rol alması  demek olan dini başa çıkmanın insanın anlam arayışına cevap verme, kişinin gücünü aşan durumlarda ve kontrolünü kaybettiği zamanlarda kontrol sağlama, çaresizlikler karşısında insana manevi teselli verme, samimiyet ve yakınlık hissi ile  hayatın normal akışında ya da sıkıntılı zamanlarında hayatını dönüştürme gibi hedefleri vardır. Hayra  yorma, Allah’ın kudretine yorma, dini odaklanma, dini arınma, manevi bağlantı, dini istikamet arayışı, dini dönüşüm, dini bağışlama… tarzındaki tepkiler  bu hedefler doğrultusunda kullanılan  olumlu dini başa çıkmadır. Ancak dini başa çıkma  her zaman bu şekilde insan için ruhi sağlığa ulaştıracak şekilde sonuçlanmayabilir. Dinin aktif rol aldığı ancak olumsuz anlam ifade eden başa çıkma stratejileri de vardır. Şerre yorma, ceza olarak algılama, şeytan işi olarak görme, uğursuzluğa yorma, kişiler arası dini hoşnutsuzluk, pasif dini erteleme, manevi hoşnutsuzluk… tarzındaki tepkiler  de olumsuz dini başa çıkmadır.Ve insan dindarlık algısına göre bu stratejileri kullanır.


KAYNAKLAR

    AYTEN, Ali; Tanrı’ya Sığınmak, İz  Yayıncılık, İstanbul ,  2012
    ERYILMAZ,Ali;Ergenlik Döneminde Stres ve Başa Çıkma,   http://efdergi.yyu.edu.tr (YYÜ 
Eğitim Fakültesi Dergisi,  Aralık 2009.Cilt VI, Sayı: II,s.20-37 )
    ERYÜCEL, Sema; Yaşam Olayları ve Olumlu Dini Başa Çıkma,MKÜ Sosyal Bilimler 
Enstitüsü Dergisi,10.cilt,23.sayı,2003
    HÖKELEKLİ,  Hayati ;   Din Psikolojisine Giriş, Dem Yayınları, İstanbul 2010 
    KAVAS,  Erkan; Dini Tutum-Stresle Başa Çıkma İlişkisi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal 
Bilimler Dergisi,37.sayı, Temmuz 2013
    KAYIKLIK ,  Hasan ; Din Psikolojisi, Karahan  Kitabevi ,Adana 2011
    YAPICI , Asım ; Ruh Sağlığı ve Din, Karahan  Kitabevi  , Adana 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder