15 Eylül 2013 Pazar

Kültürel Erozyonların Altında Terk Edilen Din Yorumları Üzerine


Teknolojik bir ürünün parçaları, farklı serilerinin birbirinden farklı ölçümleri hesabınca uyumluluk
neticesinde bir islev/fayda ortaya çıkıyorken; Farklı coğrafyalarda, etki alanlarında yetisip
olgunlasmıs muhataplarınıza ait olduğunuz kültürün kodlarını dayatmayınız. Zihniyetinizi, anlayısınızı, yorumlarınızı, savunu ve redlerinizi essek gibi tasıyacak hamallar aramayınız. Safii müfredatında yetisen bir insanımızın, hakikat yorumunun keskin ve net manevralarla malûl olması tabiidir. Aynı sekilde Hanefi müfredatında yetisen bir insanımızın da hakikat yorumunun Safii müfredatına göre daha esnek ve seffaf olması da tabiidir. Vesaire vesaire...

Özellikle modernizm, çağdaslık, entelektüel yasam tarzının karsısına muhafazakar, heybesine sadece
günah yüklenmis çağdaslık ve entelektüel yorumlarla malûl tercihleri çıkarıp sunmak, çatıstırmak, daha da ayrıstırmak, hor kılmak ve bunları yaparken de ''din adına, hakikat adına'' söylem kalıplarıyla yapmak, bu ise bir de ayetleri ve hadisleri konusturma çabasında ortaya çıkan yorum demecini mesnet kılmak, dinin maslahat müfredatında ve ahlak vizyonunda karsılığını bulması mümkün mertebesinde gözükmeyen bir ameliyyedir. Söz konusu, sakalı sünnet bilip tevatüren yasam tarzı edinen bir anlayısın dinden nasibi ne kadarsa, -zarurat-ı diniyyeyi aksatmamakla birliktesakalı
sünnetin coğrafi, kültürel yorumlarından biri olarak kabul edip, ait olduğu kültürün dine aykırı
olmayan kodlarını tercih edinen anlayısın da dinden nasibi o kadar olacaktır. Burada kontrol
mekanizmasının dinin öngörüsünden koparılmaması gerektiği kadar farklı kültürel yorumların, çizgisinden tasırılmaması da mühimdir. Bunun gibi, kültür erozyonları altında kalarak çan çekisen din
yorumlarının islevsel sürecinden fazlasıyla uzaklastığı, dinin bir sembolünü vitrinin en çok satan noktasına ulastıracağız diye camın çerçevenin yerle bir edildiği ortadadır.

Hadisenin hasılatı sadedinde, salt günah kisvesine büründürülmüs ve modernist tasnifinde dıslanmıs onlarca insan evladı, ait olduğu müslüman kültürün içerisinde kendi değerlerine, tadına
vararak yasayamadığı için hasretlik çekmistir. Bu noktadan itibaren sormak zorundayım sevgili
dostlar:Bu iste dinin öngördüğü maslahat ve ahlaki vizyon nerede? Tasıdığı kültürün kodlarını ''tebliğ ve irsad vazifesi'' kapsamında çaktırmadan dayatarak tevdi eden kabul nerede? Kim, neyi muhafaza ettiğinin ne kadar farkında? Bu muhafaza operasyonu sembolik yorumların ardında oyalanırken, İslam'ın ortaya koyduğu ve müslümanlara ''yapın!'' dediği küresel vizyon ne kadar asama katedebildi? Rasulullah'ın sünnetinin varisleri biz sözde Ehl-i Sünnet müntesipleri, daha anca kendisine faydası olan usül ve müfredatımızla sünnetin tesrii vasfına yasantımızı açabildik mi ki tevatüre muhatap olup
Hakk nazarında adamlardan sayılalım? Bir sakalımız kaldı, onu da elli yıldır hastalıklı ruh haliyle üsene üsene icra etmeye çalısıyoruz. Asıllarına layık olmadan teferruatına paye biçtiğimiz değerler manzumemizi, fantastik kabullerimizin egosuna hibe etmemizin adını ''İslam'' koyarken, sünneti yasam tarzı edinememisliğimizin faturasını da farklı kültürel yorumlara kesmek, bir muhafaza tesebbüsü ise, Allah bizi bu muhafaza tesebbüsünden muhafaza eylesin.

Emre Koç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder